Teyze…” dedi, sesi alçak ama kararlıydı. “Biliyorum belki yanlış anlaşılıyorum ama insan bazen hiç beklemediği yerde huzuru buluyor.”
Ben sadece gülümsedim. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Yıllardır yalnız yaşıyordum, oğlum şehirdeydi, komşular uzak, telefon görüşmeleri bile gün geçtikçe seyrekleşmişti. Akşamları saatlerce yanan sobaya bakar, geçmişte kalan anılarımı düşünürdüm. Ama o gece… sobanın çıtırtısından başka bir şey vardı bu evde: Canlılık.
Hasan bana geçmişinden bahsetmeye başladı. Annesiyle küçük yaşta yolları ayrılmış, baba ilgisizmiş. Okumaya çalışmış, tutunamamış. Murat’la askerlik arkadaşlığı oradan tanışıklık, sonra bir iki yaz köye gelişi… Hepsi birer parça gibi dizildi önüme.
“Senin bu evdeki varlığın bana annemi hatırlatıyor. Ama garip şekilde… başka bir şey de var. Belki de ben annemi özlemenin ötesinde, bir evi, bir sıcaklığı özledim.”