Düğün gecem her şeyi değiştirdi.
Kayınpederim elime bin dolar sıkıştırdı ve kulağıma fısıldadı:
“Hayatta kalmak istiyorsan, kaç.”
Olduğum yerde donup kaldım, sanki ruhum bin parçaya ayrılmıştı.
26 yaşındayım, bir inşaat firmasında muhasebeci olarak çalışıyorum. Eşimle şirketlerimizin ortak bir toplantısında tanıştık. Benden üç yaş büyüktü — genç, yakışıklı, iyi konuşan, kendi şirketinin patronu ve zengin, tanınmış bir ailenin tek oğluydu. İlişkimiz çok hızlı ilerledi. Altı ay içinde bana evlenme teklif etti.
Benim ailem mütevazıdır. Annemle babam emekli memur. Ahmet beni istemeye geldiğinde annem mutluluktan ağladı, normalde çok ciddi olan babam da başını sallayarak onay verdi. Hep söz dinleyen biriydim — hiç yanlış yapabileceğimi düşünmemiştim.
Düğün büyük ve gösterişliydi, şehir merkezindeki lüks bir otelde yapıldı. Herkes bana hayranlıkla bakıyordu:
“Zengin biriyle evlendin!” diyorlardı.
Ben sadece gülümsüyordum. Onunla para için evlenmedim. Yanında kendimi güvende hissediyordum.
Ta ki düğün gecesine kadar…
Kayınpederim — sessiz, mesafeli, bana hiç sıcak davranmayan o adam — beni bir kenara çekti. Hep beni sevmediğini hissederdim ama oğlunun düğün gecesi bana ne söyleyeceğini asla tahmin edemezdim. Elime on tane 100 dolarlık banknot bastırdı ve mırıldandı:
“Yaşamak istiyorsan, hemen kaç.”
“K… anlamıyorum… ne demek istiyorsunuz?” diye kekeledim.
Elimi daha sıkı tuttu, etrafına tedirgin tedirgin bakarak alçak ve gergin bir sesle konuştu:
“Soru sorma. Dışarı çıktığında biri seni bekliyor olacak. Geri dönme. Yapabileceğim tek şey bu.”
Bana uzun uzun baktı — gözlerinde korku ve acı vardı. Sanki bana yardım etmesi onun hayatına mal olabilirdi. Sonra arkasını döndü ve gitti.
Orada öylece kaldım. Kalbim deli gibi atıyordu. Düğünün gürültüsünün içinde kaybolmuş gibiydim ama aynı zamanda yapayalnızdım. Yan odadan baktım. Kocam telefonla konuşuyor, arkadaşlarıyla gülüyordu — olan bitenden tamamen habersizdi.
Kararsız kaldım. Sonra telefona uzandım ve ailem dışında en çok güvendiğim kişiyi aradım: en yakın arkadaşımı. Açtı. Fısıldayarak her şeyi anlattım.
“Delirdin mi sen?! Düğün gecesi kaçmak da ne demek? Biri seni mi tehdit etti?!” diye bağırdı korkuyla.
Her şeyi anlattım. Sustu.. Sonra sessizce:
“Eğer kayınpederin bunu söylediyse, bu şaka değildir. Hemen geliyorum.”
On dakika sonra otelin önündeydi. Valizimi aldım, başımı eğdim ve bir kaçak gibi çıktım. Saat gece 02:17’ydi. Hafif bir yağmur kaldırıma yağıyordu. Onun evine saklandım. Telefonumu kapattım.
Annem otuzdan fazla kez aramıştı. Kayınvalidem de. Kocam da…
Ama korkuyordum. Beni daha çok neyin korkuttuğunu bilmiyordum — kocam mı, yoksa bütün ailesi mi.
Ve bu daha sonu değildi…
Detayları buradan öğren��⬇️⬇️