Sonuna kadar okuyunuz

Anne babam öldükten sonra beni dedem tek başına büyüttü. Onu toprağa verdikten iki hafta sonra ise hayatımı altüst eden bir gerçeği öğrendim.
18 yaşındayım. Altı yaşındayken, soğuk ve yağmurlu bir Kasım akşamı anne babam evden çıktı. Bir daha geri dönemediler. Alkollü bir sürücü hayatlarına oracıkta son verdi.
Akrabalar fısıltıyla koruyucu aileyi, yurtları, evrak işlerini konuşurken, tek bir ses net ve kararlı bir şekilde yükseldi.
Dedemin sesi.
65 yaşındaydı. Yılların ve ağır işlerin yorduğu, beli dizleri bitmiş bir adamdı. Ama yine de elini masaya vurdu ve sade bir şekilde şunu dedi:
“Ben alıyorum. Benimle kalacak.”
O andan sonra dünyada sahip olduğum tek kişi oydu.
Kendi yatak odasını bana verdi, kendisi küçük ve soğuk bir odaya geçti.
İnternetten videolar izleyerek saçımı örmeyi öğrendi.
Okul için beslenmemi hazırlar, tüm veli toplantılarına gelir, minicik çocuk sandalyelerinde inanılmaz bir sabırla otururdu. Sanki yeri hep orasıymış gibi.
Hiçbir zaman bolluk içinde yaşamadık.
Tatiller yoktu, dışarıdan yemek yoktu, pahalı sürprizler yoktu.
Ne zaman fazladan bir şey istemeye cesaret etsem, hep aynı cevabı verirdi. Sesi yumuşaktı ama kararlıydı:
“Gücümüz yetmiyor canım.”
O sözlerden nefret etmeye başlamıştım.
Arkadaşlarım yeni kıyafetler giyerken, bana başkalarından kalanlar gelirdi.
Onların son model telefonları vardı; benimki eskiydi, ekranı çatlak.
Bu “hayır”lar yüzünden onunla defalarca kavga ettim. Geceleri yüzümü yastığa gömüp ağladım, beni anlamadığını düşündüm.
Sonra hastalandı.
Hayatımın direği olan adam, merdivenleri durmadan çıkamaz hale geldi.
Her şey yavaş yavaş dağılmaya başladı.
Ve sonunda öldüğünde… sanki dünyada hiçbir şey kalmamış gibiydi.
Yemek yemiyordum. Uyumuyordum. Sadece yaşıyor gibiydim.
Ta ki bir gün telefon çalana kadar. Bilinmeyen bir numara.
Karşıdaki ses tek bir cümle söyledi. Kanımı dondurmaya yetti:
“DEDEN SANDIĞIN KİŞİ DEĞİLDİ. KONUŞMAMIZ GEREK.”
�� Hikâyenin devamı ilk yorumda ��
Reklamlar