Kar, her yeri bembeyaz kar kaplamış.
- Pek güzeeel.. İşte ben bu arazideki karları sana satacağım, sen de bir kese altın karşılığı aldığını beyan eden bir belge imzalayacaksın, böylece alışveriş tamam olacak.
Altınlardan bir an önce kurtulmak isteyen genç adam, "Efendim aklınızla bin yaşayın" demiş ve teklifi kabul etmiş. İmzalar atılmış. Altın kesesini kadı efendiye vermiş ve huzur içinde oradan ayrılmış.
Memlekete gitmeden önce bir handa geceleyip hem karnını doyurmayı hem de biraz dinlenmeyi düşünmüş.
Handa horul horul uyurken, sabaha karşı kadının emrindeki zaptiyeler kapıyı yumruklamışlar.
- Kalk hele, kadı efendi seni görmek ister, davası varmış.
Genç adam, "Ne davası ola ki?" dese de yaka paça kadının huzuruna çıkarmışlar.Bir de bakmış ki, kadı efendi hiddet içinde. Daha, "Selamün aleyküm" diyemeden kadı efendi bağırmış:
- Be hey utanmaz, arlanmaz, eşkiya kılıklı işgalci. Bre biz seninle dün akşam arazimdeki karları satın aldığına dair mukavele imzalamadık mı?
- İmzaladık kadı efendi, ben de karşılığını size takdim ettim.
- Sus!.. Bak bakayım dışarıya, ne var arazimin üzerinde?
- Ne olacak, kar var. Tıpkı dünkü gibi.
- Mel'un, hala konuşuyor!.. Dün sen bu karları benden satın almadın mı.? O halde senin karların ne hakla benim arazimi işgal ederler.? Şimdi bu işgal, kanun dairesine ve de hâk rızasına uygun mudur.? Derhal kaldır o karları benim arazimden, yoksa, vallahi acımam, seni işgalcilikten hapse attırırım!..
- Aman efendim, dönümler dolusu karı ben nasıl kaldırayım?