Demirel anlatıyor “39 yaşında

MUĞLAAFYON YILLARI

Ortaokul biter, üç erkek, bir kız yatılı parasız devlet sınavını kazanır, ancak Isparta Garı’ndan Muğla Lisesi’ne üç erkek trenle uğurlanır. Tam pencereden el sallarken annesi bir elma uzatır; diğer iki erkek arkadaşının yanında alırken yüzü kızarır. Muğla’da uzun süre kalamaz, çünkü öğrenciler plansız şekilde gönderildiği için yer yoktur, Afyon Lisesi’ne yollanır.

İSTANBUL YILLARI


Demirel 1941’de liseyi bitirdiğinde köyünde hâlâ elektrik yoktur. “Köyden Isparta’nın ışıklarını seyrederdik” diye başlar anlatmaya, “Orada elektrik vardı, bizde yoktu. O ışıkları şehre ait bilirdik” der. Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’na girmemek için direndiği yıllardır, hedefi mühendislik mektebine gitmektir.

Sınavı kazanır, İstanbul yolu görünür. Babası Yahya Demirel, “Dayımın kızı” dediği babasının teyzesi Sakine Hanım’ın torunu Nazmiye Şener ile nişanını takıp öyle gönderir. İstanbul Teknik Üniversitesi Gümüşsuyu’ndadır, Makine Fakültesi’ne başlar, ama değiştirip İnşaat Fakültesi’ne geçer. Birkaç arkadaşıyla kiraladığı ev ile fakülte dışında hiçbir yere gitmez, Beyoğlu’na bir gün dahi çıkmaz. Amcası Hafız Ahmet Efendi’nin yanında İzmir’de liseyi bitiren kardeşi Şevket Demirel de 1945’te İTÜ sınavını kazanıp yanına gelir. Ortaokul gibi lisede de A, B sınıflarına o dönem etkin olan Fransızca ve Almanca öğretilirken, onun C bölümüne İngilizce düşmüştür. Bunu fırsat bilir, İTÜ’de İngilizce’sini geliştirmek için “Berlitz Lisan Kursu”na kaydolur. Bu ABD yolunu açan bir kapı da olur.

“İstanbul ile fazla bir temasım olmadı. İstanbul benim için okul oldu” dedikten sonra kente bakışını anlatır:

“Onu çok uzaklarda bir ışık gibi görmüştüm önceden. Sonra bir yere varmak için merdiven saymıştım. İlişkimiz, İstanbul’un doğasınaydı.”

Ailesi ve ortaokul müdürünün yüklediği öğretiyle üniversitede Türkİslamcı gruplarla takılır; Necmettin Erbakan, Korkut ve Turgut Özal kardeşlerle tanışır.

‘EVERMEDEN GÖNDERMEM...
Reklamlar