Bir hayır gecesinde,

“Beni zaten rezil ettin.”

Sözler ağzımdan çıkınca içimde bir şey kırıldı… ama bu kez ben kırılmadım. Kırılan, yıllardır taşıdığım korkuydu.

Salonun içinden birkaç kişi başını öne eğdi. Biri elindeki peçeteyi buruşturdu. Sunucu bile gözlerini kaçırdı.

Ben ceketimi omuzlarıma aldım. Çantamı kavradım. Kapıya doğru yürümeye başladım.

Tam o sırada Kerem Arslan, görevlilere dönüp sakin bir şekilde konuştu:
“Bağış hesabına bir milyon aktarılacak. Not düşülsün: ‘Bu gece bir insanın onurunu geri almak için.’”

Salonda bir uğultu yükseldi. Ama bu uğultu artık kahkaha değildi. Bu, utanç ve şaşkınlığın sesi gibiydi.

Kapıya yaklaşırken kocam arkamdan bağırdı:
“Sen bunu yapamazsın! Benim karımsın!”

Durdum. Arkama döndüm. O ana kadar her şey içimdeydi; şimdi dışarı çıkacaktı.

“Ben senin karın değilim,” dedim. “Ben bir insanım.”

Ve tam kapıdan çıkacakken… Kerem’in sesi yeniden duyuldu. Bu kez sadece salona değil, özellikle kocama:

“Bu arada… yarın sabah ilk iş, seninle ilgili dosyayı masamda görmek istiyorum.”

Kocamın gözleri büyüdü.
“Ne dosyası?” diyebildi sadece.

Kerem’in yüzünde hiç gülümseme yoktu:
“Sen ne dosyası olduğunu gayet iyi biliyorsun.”

İşte o an… kocamın benden değil, ilk kez gerçekten korktuğunu gördüm.

Ve ben dışarı adımımı attığımda, içimde tek bir soru yankılanıyordu:

Kocamın benden sakladığı “dosyada” ne vardı?

2. part yakında gelecek bizi takipte kalın!
Reklamlar