Aradan seneler geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu. Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı. Ağlayarak öyle bir şey dedi ki.Ağlayarak “Büyük bir çocuk bana ucûbe dedi.” diye şikâyet etti.
Küçük çocuk bu kulak eksikliğiyle büyüdü. Arkadaşları doğrultusundan seviliyordu ve son derece da başarılı bir öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi; şayet insanların arasına karışmış olsaydı. Annesi, her vakit ona, “Genç insanların arasına karışmalısın” diyordu; fakat aynı vakitte yüreğinde derin bir merhamet ve şefkat hissediyordu.
Delikanlının babası, aile hekimuyla oğlunun bozukluğu ile alakalı görüştü: