Yatağımdan çıktım yavaş yavaş annemin yattığı odanın kapısına doğru yürüdüm

Zekatımızı kuruşu kuruşuna hesaplar, ihtiyaç sahiplerini bulur ve bu onların hakkı diyerek onlara teslim ederdi. Ben de eşim vefat ettikten sonra onun yaptığı gibi zekatımızı hesaplatır, kuruşuna bile dokunmadan bir yardım kuruluşuna teslim ederdim. Bu sene yine öyle yapacaktım. Zekatımı hesapladım ve miktarı bu cüzdanın içine koydum. Her yıl zekatı teslim ettiğim kuruluşu aradım ve zekat vereceğimi ifade ettim.
Onlar her zamanki gibi birkaç güne eve gelip emaneti alacaklarını ifade ettiler. O gün rüyamda rahmetli eşimi gördüm. Eşim sizin şu pencerenin önünde oturuyor ve sizin evinizi işaret ediyordu. İlk gün hiçbir şey anlamamıştım. Ama merak etmekten de kendimi alamamıştım. Çevreden sizi soruşturdum, zira tanımıyordum, yeni taşınmıştınız. Fakat çevrede sizi tanıyan kimseyi de bulamadım. Aynı rüyayı birkaç gün daha gördüm, eşim rüyam da eve geliyor, hiç konuşmadan uzun uzun sizin eve bakıyor ve bana sizin evinizi işaret ediyordu.

Ben de gün boyu sizin evi gözledim, annenin sabah evden çıktığını akşam bir iki ekmekle eve geri döndüğünü gördüm. Artık anlamıştım, eşim bu yıl vereceğimiz zekatı size vermem gerektiğini bana anlatmaya çalışıyordu. İşte böyle kızım, bu cüzdan içinde bulunan para benim değil sizin hakkınız. Zira zekat ihtiyaç sahibinin kendi malı gibidir dedi. Ayşe teyze anlatırken hem ben hem annem hem Ayşe teyze ağlıyordu. Annem beni fark etmiş ve yatağından kalkarak yanıma gelmiş, nasıl bir şok yaşamışsam karşımda duran annemin beni sarsıp kucaklamasına kadar onun kalktığını bile fark edememişim.

Her sahurda annemi gözleri şişmiş bir şekilde görmemin sebebini öğrenmiştim. Bir süre anne kız sarılıp ağlaştık. Birkaç ramazanı daha bu şekilde geçirdik. Kuru ekmek ve su ile sahur yapıp, bir tas çorba ve bayat ekmekle iftarımızı yaptık. Sokağa çıkma yasağına ve salgına rağmen annem her gün iş bulabilme ve eve ekmek getirebilme umuduyla sabah evden çıkıyor, akşama alabilirse birkaç ekmekle geri dönüyordu. Annem evden gideli bir saat olmamıştı ki kapımız çaldı.

Annem geri dönmüş olamazdı, acaba elen kimdi? Kalktım ve kapıyı açtım. Gelen 70 yaşlarında temiz yüzlü bir teyzeydi, buyurun dedim. – Kızım, annen evde mi diye sordu – Annemin dışarıda olduğunu akşama doğru geleceğini söyledim.- Babamı sordu, babamın bir yıl önce vefat ettiğini, annemin de iş bulmak için evden çıktığını anlattım. Kim olduğunu annemi niçin aradığını sorduğumda, hemen ileri ki evde oturduğunu, annemle mutlaka görüşmesi gerektiğini gelir gelmez kendisine gelmesini sıkı sıkı tembihleyip, evini de tarif ederek ayrıldı. Acaba kimdi? Niçin annemi arıyordu, merak sarmıştı. Şimdi gözüm kapıda annemin gelmesini bekliyordum.
Reklamlar