Zaten hüzünlü olan annemi daha da fazla hüzünlendirmek istemedim.Bir günü daha bu şekilde geçirdik. Akşam oldu bir tas çorba, bayat ekmek ve su ile iftarımızı yaptık. İftardan kısa bir süre sonra annem kardeşlerimi uyuttu ve bana da uyumamı söyleyip odasına çekildi. Ben de yatağıma girdim ama gözüme uyku girmiyordu, açlığımdan veya yaşadığımız sıkıntılardan daha çok annemin durumunu merak etmiştim. Yatağımdan çıktım yavaş yavaş annemin yattığı odanın kapısına doğru yürüdüm. Annemin odasından bir ses geliyordu, ama anlaşılmıyordu, kapıya biraz daha yaklaştım. Yazıya devam Etmek için Görsele t.klayarak ilerleyiniz.
Bu ses annemin sesiydi. Annem bir yandan ağlıyor, bir yandan da Rabbim sen yardım et diye dua ediyordu. Yatağa gömülmüş üzerine battaniyesini örtmüş, biz duymayalım diye battaniyesinin altında hem ağlıyor hem dua ediyordu. Annemin hıçkırıkları ile ettiği dualar bir birine o kadar karışmıştı ki ne dediğini, ne diye dua ettiğini anlamakta zorlanıyordum. Kapıda donup kalmıştım, ne bir adım ileri gidebiliyor ne de bir adım geri adım atamıyordum. Son bir yılda birçok sıkıntı yaşamıştık, ama bu durum duygularımı alt üst etmiştim.
O an gözümün önünden eski hayatımız bir şerit gibi geçti, babamın her akşam elinde poşetlerle eve gelişini sanki tekrar tekrar yaşadım. 18 yaşındayım ilk defa annemi ağlarken görüyordum.Annem çok dirayetli bir kadındı, bir yıldır yaşadığımız onca sıkıntıya rağmen saçını süpürge edip bize hiçbir şeyi yansıtmamak için başkalarının evlerine temizliğe gitmekten bile hiç çekinmemişti. Annemi bu şekilde görmek, yüreğimi sızlatmıştı. Kapıda ne kadar bekledim hatırlamıyorum, bir elin bana dokunması ile irkildim ve kendime geldim.
Annem çok geç olmadan eve döndü, elinde bir poşet içerisinde iki ekmek, gözünde de her zamanki gibi yaş vardı. Belli ki gelirken yine ağlamıştı. Annem gelir gelmez olanları anlattım, yaşlı teyzenin gelir gelmez kendisine uğramasını istediğini sıkı sıkı tembih ettiğini söyledim. Annem de hayırdır inşallah dedi ve beraberce yaşlı teyzenin tarif ettiği eve gittik.
Bahçeli iki katlı güzel bir evde yaşıyordu, bahçe kapısı açıktı, kapıdan içeri girip evinin kapısını çaldık. İçeriden hoş bir ses tonu ile geliyorum sesini işitince beklemeye başladık. İsminin Ayşe olduğunu öğrendiğimiz teyze kapıyı açtı, evden çok güzel yemek kokuları geliyordu, o an belki uzun zamandır duymadığım bu kokuda kaybolmuş gibi oldum.Ayşe teyze bizi içeri buyur etti, bizi büyükçe bir odaya aldı ve oturmamızı söyleyip içeriye gitti. Annem de ben de şaşkın şaşkın bakıyorduk.
Bir süre geriye yanımıza geldi ve elinde küçük bir cüzdan vardı. Elinde tuttuğu cüzdanı anneme uzatıp, kızım alın bu sizin dedi. Annem çok şaşırmıştı, elini uzatıp uzatmamak arasında kaldığı her halinden belli idi, birçok sıkıntı yaşıyor olmamıza rağmen gururlu bir kadındı da. Ellerini geriye önüne bağlayıp, teyzeciğim bu nedir? Neden bizim olsun ki diye sordu. Ayşe teyze biraz daha alması konusunda ısrarcı olsa da annem sebebini sormakta ısrarcıydı. Sonunda Ayşe teyze pes etti ve anlatmaya başladı.
Kızım ben 30 yılı aşkındır burada otururum, eşim vefat edeli beş yılı geçti. Bizim hiç çocuğumuz olmadı, eşimle birlikte 45 yıl tek başımıza yaşadık, eşim vefat edince onun emekli maaşı ve şehirde ki iki dairenin kira geliri ile Allah’a şükür hiç kimseye de muhtaç olmadan şu ana kadar geldim. Eşim çok yardım sever biriydi, etrafındakilere yardım eder, darda olan birisiyle karşılaşınca işini gücünü bırakır ona maddi manevi destek olmaya çalışırdı. Yazıya devam Etmek için Görsele t.klayarak ilerleyiniz.