Yatak odasına döndüğümde, Emre’yi duvardaki kasanın önünde dururken gördüm. Daha önce fark etmiş ama üzerinde hiç durmamıştım.
Ellerinin titrediğini fark ettim.
“Emre?” dedim, yarı gülümseyerek. “Gergin misin?”
Ama gülmedi.
Bunun yerine bana daha önce hiç görmediğim bir ifadeyle baktı. Suçluluk, korku ve adını koyamadığım başka bir şeyin karışımıydı bu.
“Sana… göstermem gereken bir şey var,” dedi.
Kalbim sıkıştı. “Neyi göstereceksin?”
Derin bir nefes aldı ve kasanın şifresini girdi.
Sonra dizlerimin titremesine neden olan şu sözleri söyledi: