Tutuklu kalanların anlattıkları yürekleri kanattı

Eski mahkum her şeyi anlattı! Sednaya Hapishanesi'ndeki tecavüz dehşeti kan dondurdu
"ÖMER BENİ DÖVÜYORLAR"Dayak değil de korkudan ölen koğuş başkanlarından birini Ömer şöyle anlattı: "Adı Abdulahhap Reda Kariz'di ve Şam kırsalındaki Al Tall şehrindendi. Onu koğuş başkanı yaptılar. Öleceğini biliyordu, psikolojik durumu kötüydü, artık yemek yemiyordu.' Abdulvahhap, "Ömer, beni dövüyorlar" diye bağırıyordu. Ömer, "Biz yemek yerken, Abdulvahhap'ın vücudu duvardan hücrenin zeminine kaydı ve öldü."SORGU BİRKAÇ SANİYE SÜRMÜŞ9 Eylül 2014 tarihinde, Ömer, Kabun'daki askeri polisin mahkemesine götürüldü. Orada sadece birkaç saniye süren kısa bir sorguya maruz kaldı. Ömer, hakimin kendisinin silah taşımadığına, kimseyi öldürmediğine ve verdiği tüm ifadelerin işkence altında alındığına inanacağına umut etmişti. Hakim, "Kaç kişiyi öldürdün?" diye sordu. Ömer, "Kimseyi öldürmedim," diye yanıtladı. Hakim, odadan çıkmasını emretti be dava hemen sona erdi. Ömer Sednaya Hapishanesi'ne geri gönderildi.
Eski mahkum her şeyi anlattı! Sednaya Hapishanesi'ndeki tecavüz dehşeti kan dondurdu
TECAVÜZ DEHŞETİ KAN DONDURDUSednaya Hapishanesi'ndeki tutuklular, cinsel istismarlara maruz kaldığını ifade eden Ömer, "Gardiyanlar alkol aldıktan sonra tutukluların bulunduğu hücreye girip yapılı bir tutuklu ile zayıf bir tutukluyu seçer ve yapılı olandan zayıf olana tecavüz etmesini isterlerdi. Gardiyanlar sarhoş olduklarında bazen hücrelere girip tutukluları döverler. Hücreden çıkarken, genellikle ortada bir kan gölü bırakmadan ayrılmazlardı" dedi.Gardiyanlardan birinin, bitişik 10 hücredeki koğuş başkanlarına giderek her birinden yarım saat içinde bir kişiyi öldürmelerini istediğini anlatan Ömer, "Yarım saatlik sürenin bitmesine dakikalar kala, koğuş başkanı genellikle zayıf bir tutukluyu seçer ve boynunu kırarak öldürürdü. Çünkü eğer emri yerine getirmezse, gardiyanların elinde defalarca işkence görüp en sonunda öldürüleceğini bilirdi. Bazıları Necha Mezarlığı'na, bazıları ise Teşrin Askeri Hastanesi'ne gönderiliyordu" ifadelerine yer verdi.ÖZGÜRLÜĞE GİDEN YOLÖmer, tutuklanmasının üzerinden iki yıl sekiz ay geçtikten sonra yeniden özgürlüğü tadabileceğini hiç beklemiyordu. Esed rejimi ordusunda görevli bir subay, Ömer'in ailesinden hayatta kalanlara, 15 bin Amerikan doları karşılığında Ömer'i Sednaya Hapishanesi'nden çıkarma sözü verdi. Subay sözünü tuttu ve Ömer'i Sednaya Hapishanesi'nden, mahkemeye bile çıkarmadan serbest bıraktı. Hapishane görevlileri Ömer'i Sednaya'daki bir sokağa götürdü ve orada serbest bıraktı. Ömer, serbest kaldığında hemen Şam'a yöneldi. Ancak o sırada köyü Banyas'ın Beyda bölgesinde gerçekleştirilen katliamlardan sonra annesinin ve ailesinin hayatta olup olmadığını bilmiyordu.Ömer, Suriye'nin başkenti Şam'daki Zablitani Mahallesi'ne ulaştığında sadece 35 kilogram ağırlığındaydı. Orada birkaç genç onu karşıladı ve ailesiyle iletişim kurmasına yardımcı oldu. Bir süre sonra bir kişi geldi ve Ömer'i Şam'daki bir otele götürdü. Ömer burada annesiyle iletişim kurma şansı buldu. Ancak kısa bir süre sonra verem hastalığı nedeniyle sağlık durumu kötüleşti ve özel bir hastaneye kaldırıldı. Sağlığında küçük bir iyileşme olmasının ardından bir subay, Ömer'i Hama kırsalındaki Kalat El-Madik bölgesine götürdü. Buradan ise Türkiye'ye kaçırıldı.Ailesi, onu ilk gördüğünde adeta yıkıldı; zira hapishane, Ömer'in sağlığını tamamen tüketmişti. Ömer o günleri şöyle anlatıyor: "Küçük kardeşim, görünüşümden korktuğu için iki gün boyunca yanıma yaklaşamadı."Ömer, Türkiye'de birkaç gün kaldıktan sonra bir tekneyle Yunanistan'a geçti ve oradan İsveç'e ulaştı. Şu anda İsveç'te yaşıyor ve hayatına devam etmekte kararlı görünüyor. İsveççe öğrenen Ömer, kendi ifadesine göre yaşıtlarına kıyasla büyük başarılar elde etti ve verem tedavisi gördü.Ömer, tutukluluk sürecindeki acılarını cesurca anlatıyor. İşkence ve ihlallerden bahsederken yaşadığı duygusal yaraları gülümsemeyle karşılıyor. Ancak içinde, kendi çektiği acıları ve diğer tutukluların yaşadıklarını tüm dünyaya anlatma konusunda güçlü bir kararlılık taşıyor.

Reklamlar