Tutuklu kalanların anlattıkları yürekleri kanattı

YERE KAPANDILAR, GARDİYANLAR SIRAYLA DÖVDÜTüm tutuklular tamamen soyunmaya zorlandı. Ardından secde pozisyonunda yere kapandı. Ardından gardiyanlar tank kayışıyla tutukluları sırayla dövmeye başladılar. Kayışın kalınlığı 5 cm, genişliği 10-13 cm arasında, uzunluğu ise 60 ile 70 cm arasındaydı. Ömer, bu işkence yönteminin ne kadar zalim olduğunu dünyaya anlatmaya çalışırken şöyle diyor: "Düşün, gardiyan bizi döverken her iki elini de kullanmak zorunda kalıyor. Çıplakken, kayışın bir darbesi kaburgalarını felç eder. Kayış sırtına ulaşmadan önce, korkunç bir ses duyarsın... Hava sesi. Kayış darbesi vücuda ulaştığında havaya sıkar gibi fişek sesi çıkar.""ACININ YOĞUNLUĞUNDAN KALBİM ÇÖKTÜ"Ömer, tank kayışıyla vurulması sonucu yaşadığı acıyı şöyle ifade etti: "Dövüldüğümde artık hiçbir şey hissetmiyordum, etrafımda olan bitene dair algımı kaybettim ve acının yoğunluğundan kalbim çöktü."
Eski mahkum her şeyi anlattı! Sednaya Hapishanesi'ndeki tecavüz dehşeti kan dondurdu
"ORGANSIZ CESETLER GÖRDÜM"Ömer'in ifadesiyle, acı dolu "karşılama partisi"nin bitip cezaevine girmesinden sonra odalardan birinde tutukluların cesetlerinin korkunç görüntülerini gördüğünü ve o çürümüş cesetlerin yayılan kokusunun keskin olduğunu ifade etti. Ömer: "Organsız cesetler gördüm, bazılarının vücudu sağlamdı ve o vücutların karnı açıktı. Bu cesetlerin hikayesi gizemliydi. Organların satılmak üzere çalınıp çalışmadığını bilmiyorum. Cinsel organı olmayan cesetler de gördüm"."ÖLÜM TRENİ" DEHŞETİÖmer, Sednaya Hapishanesi'ndeki tek kişilik hücresine tekrar döndü. Tutuklular şiddetli açlık çekiyordu, suların kesilmesi ile birlikte durum daha da kötüleşti. Tek kişilikli olan bu hücrelerde 8 ila 12 kişi tutuluyordu. Ömer şöyle diyor: "Yanımdaki hücrelerde beş kişi öldü. Geriye kalan tutukluların artık ayakta duracak yeri bile yoktu çünkü cesetler hücrenin enine ve boyuna yayılmıştı."
Eski mahkum her şeyi anlattı! Sednaya Hapishanesi'ndeki tecavüz dehşeti kan dondurdu
Tek kişilik hücresindeki on birinci gününde, Ömer ve diğer tutuklulardan yer altından üst kata çıkmaları istendi. Hepsine, önlerindeki tutuklunun "belinden" tutmaları ve başlarını önlerindeki kişinin arkasına yerleştirmeleri emredildi. Ömer, "Eğer ellerin önündeki kişinin belinden kayarsa, ölürsün" diyor. İşte Ömer'in bahsettiği, Sednaya Hapishanesi'ndeki "ölüm treni" budur. Tutuklular toplu hücrelere yerleştirilmeden önce, bir gardiyan onlara talimatlarını verdi ve Ömer'in anlattığına göre şöyle dedi: "Burada Allah yok, namaz yok, hücre kapısı kız kardeşleriniz gibi, birinin ona yaklaşmasını kabul eder misiniz? O zaman hücre kapısından uzak durun."KOĞUŞ BAŞKANI OLMAK ÖLMEK ANLAMINA GELİYORSednaya'da koğuş başkanı olmak ölüme en yakın olman anlamına gelir. Ömer, "Birçok tutuklu, koğuş başkanı olarak atanır atanmaz 15 dakika içinde öldü," diye ekliyor ve birçoğunun ölüm nedenini şöyle açıklıyor: Koğuş başkanı, ölüleri çıkartırken veya yemekleri tutuklulara dağıtırken, gardiyanlar tarafından ağır şekilde dövülme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bu durumda da koğuş başkanı dakikalar ya da saatler içinde ölür.
Reklamlar