1. AKDENİZ’İ KAPTIRDIK: Doğu Akdeniz’deki gaz yatakları büyük ölçüde İsrail, Güney Kıbrıs ve Mısır iş birliğiyle işletiliyor. Türkiye ise kendi Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde ciddi rezerv keşfetmesine rağmen “Mavi Vatan”daki bu inisiyatiften geri çekildi.
2. BATI’DA ABD YIĞINAĞI
Yunanistan Dedeağaç, NATO’nun yeni Balkan üssüne dönüştü. ABD buraya yığınak yaptı. Balkan ülkeleriyle Rusya tehdidi üzerine tatbikatlar düzenlendi. Ancak NATO’daki en büyük askeri güce sahip ülkelerden Türkiye tatbikatlara davet edilmedi. Yunanistan ise bunu fırsat bilip Ege adalarını silahlandırdı. Ankara kulislerinde bu gelişme “dışlanma ve kuşatma politikası” olarak okunuyor.

3. İSRAİL’İN DAVUT KORİDORU
ABD, Suriye’nin kuzeyinde PKK uzantısı terör örgütü SDG’yi destekliyor. Bu, bölgede fiili bir Kürt bölgesi oluşması riskini artırıyor. Bu gelişmeler, Ankara’da “terör koridoru” olarak tanımlanıyor. İsrail siyasetinde Kürt kuşağı olan “Davut Koridoru” teorisi hızla gerçeklik kazanıyor. İsrail, İran savaşında da Suriye ve Irak’ın kuzeyini kapsayan bu koridoru kullanıyor. Engelleme ile karşılaşmadan İran’ı vuruyor.
4. KARADENİZ’DE SINIRLAMA
ABD’nin, Karadeniz’de NATO deniz gücünün konuşlandırması planı, Türkiye ve Rusya’nın gayretleriyle 2006’da engellendi. Ancak Bulgaristan ve Romanya’da deniz üsleri kurmak için antlaşmalar yapan ABD, isteğini ertelemiş gibi görünse de Karadeniz’e girmek de ısrarlı. Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO’ya entegre ederek Rusya’nın Karadeniz’deki stratejik konumunu daha da kısıtlamak istiyor.

5. KARASUYU OLDUBİTTİSİ
Yunanistan, Ege’de karasularını 6 milden 12 mile çıkarmayı AB ve BM nezdinde meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu hamleyle deniz yetki alanlarını genişletip sondaj ve araştırma hakkı kazanmak istiyor. Türkiye ise bunu “yayılmacı adım” ve “savaş nedeni” (casus belli) sayıyor. Uzmanlara göre bu girişim, Ege’deki dengeyi Türkiye aleyhine bozacak şekilde enerji ve güvenlik alanlarını daraltma riski taşıyor.
6. KIBRIS’TA DA KAYBEDİYORUZ
Güney Kıbrıs, ABD ve İngiltere destekli üslerle Akdeniz’de stratejik merkeze dönüştü. KKTC yalnızlaştı. ABD’nin İran-İsrail geriliminde; Kıbrıs’taki Akrotiri Üssü’nü kullanması dikkat çekiyor. Türk cumhuriyetlerinin Güney Kıbrıs’ta elçilik açması, KKTC’yi yalnızlaştıran başka bir adım. İsrail Dışişleri Bakanı Saar’ın da geçen 18 Haziran’da Türkiye’yi KKTC’de işgalci olarak nitelemesi tepki çekmişti.
Savaş Hürmüz Boğazı’nın önemini gündeme getirdi. Günde 20.5 milyon varil petrol ve rafine ürün Hürmüz’den geçiyor. Bu, küresel petrol tüketiminin yüzde 21’ine, deniz yoluyla taşınan ham petrolün ise yüzde 30’una denk geliyor. Bu geçide bağımlılık en çok Asya’da hissediliyor. Boğaz 1 hafta kapanırsa Asya’da rafineri kapasitesinin yüzde 35’i devre dışı kalabilir. Brent petrol fiyatı tehdit açıklamasıyla yüzde 3.2 yükseldi; olası çatışmada artışın yüzde 20’nin üzerine çıkması bekleniyor.
KIRILGAN BAĞIMLILIK
Hürmüz sadece tüketiciler için değil, üreticiler için de kritik. Suudi Arabistan günlük 9 milyon, Irak 4.3 milyon, BAE 3.2 milyon, Kuveyt 2.6 milyon ve İran 3.1 milyon varil ham petrol üretimi gerçekleştiriyor. Bu üretimin yüzde 85’ten fazlası Hürmüz üzerinden ihraç ediliyor. Boğazın kapanması bu ülkelerin döviz rezervlerini hızla tüketebilir, sosyal harcamaları kesebilir ve istikrarı tehdit edebilir. Hürmüz sadece enerji değil, siyasi rejimlerin sürdürülebilirliği açısından da yaşamsal önemde.
Sözcü
Türkiye'nin en büyüğü olan THY Teknik'in üs bakım hangarları açıldı5 izlenme
TCG Dumlupınar sırlarıyla anılıyor14 izlenme
Kılıçdaroğlu'ndan HDP'ye geçmiş olsun telefonu9 izlenme
CHP'li Ulaş Karasu hayalet yola verilen 600 milyon avroyu ortaya çıkardı9 izlenme
İmamoğlu: Uzun zamandır kimse çıkıp, yürümemiş!12 izlenme
Azerbaycan kirli iş birliği açıkladı: Karabağ'daki PKK'lılar Kuzey Irak'taki merkezleriyle irtibata geçiyor8 izlenme
Sinan Ateş cinayetinde skandal gelişme: Hastaneye kaldırılan tutuklu isme "konuşmama vaadi"12 izlenme
Almanya'dan ABD'ye net mesaj: 'Avrupa enerji politikası Avrupa’dadır'8 izlenme