Ruhuma kazıyacağım bir sözdü bu, Claire’le paylaşacağım yeminler kadar kutsal bir yemin. Ama Lily’nin korkusu elle tutulur cinstendi, sözlerime rağmen varlığını sürdüren bir gölge. Çok şey kaybetmişti, annesi çok erken yaşta elinden alınmış, geride geçen günlerle sızlayan bir boşluk bırakmıştı. Şimdi ise babasını yeni biriyle paylaşma düşüncesi, belirsizlik ve korku fırtınasıydı.
Saçlarını okşadım, onu yatıştırmaya çalıştım ama içimi kaplayan çaresizlikten kurtulamadım. Lily’nin acısı sürekli bir yoldaş olmuştu ve Claire’i hayatımıza dahil etmek iyileşmeye doğru bir adım, yeni bir neşe kaynağı olacaktı. Ama belki de çok geç de olsa, kızım için yeni bir kaygı kaynağı olduğunu, korkularının bilinmezliğin gizemine büründüğünü fark ettim.
Elini nazikçe tutup törenin gerçekleşeceği yerden birkaç adım uzaklaştırdım. Claire sabırla bekledi, gözlerinde anlayış vardı, ama ben de kendikine benzeyen bir hüzün parıltısı gördüm. Bugün sadece benim hayatım değişmedi; Lily’nin de hayatı değişiyordu ve onun güvende, sevildiğini ve dinlendiğini hissetmesine ihtiyacım vardı.
“Claire ile birlikte konuşalım,” diye önerdim Lily’nin yanına çömelerek. “Ne söyleyeceğini duymak istiyor. Söz veriyorum, bunu bir ekip olarak çözeceğiz.”