Ölümünden Hemen Önce, Kayınpederim Bana Korku Dolu Gözlerle Baktı ve Fısıldadı:

Kasa tıbbi muayene sonuçlarıyla doluydu. İlk başta anlamadım — her sayfada kocamın adı olsa da. Ama okudukça etrafımdaki her şey karardı.

Genetik bir hastalık. Nadir. Ağır. Sinir sistemine ilerleyici hasar veren.

Ve en kötüsü — altta kırmızı ile vurgulanmış kalın bir satır:

“Miras kalma olasılığı yüksek.”

Ve altında — kocamın adı. Test sonuçları. Analizleri. On yıl前の tanıları.

Biliyordu. Her şeyi biliyordu. Sadece kabul etmek istememişti.

Ve kayınpederim… ona saklamasında yardım etmişti.

İsmim yazılı zarfı açtım. İçinde kayınpederimin el yazısıyla tek bir cümle:

“Gerçeği çok geç söylediğim için beni affet.”

Başka bir yığın kağıtta doktorun önerilerini buldum. Net, katı: ağır stresten kaçın, duygusal aşırı yüklenmeden kaçın, yıllık uzman kontrolleri, kalıtsal riskleri ortadan kaldır — gelecekteki herhangi bir çocuğu doğumdan hemen sonra test et.

Ve başka bir satır:

“Semptomlar görmezden gelinirse — ani davranış değişiklikleri ve kontrol kaybı riski yüksek.”

Beni soğuk bir ürperti sardı. Kocamla ilgili garip olayları hatırladım, yorgunluğa, strese, sinire bağlamıştım.

Şimdi en çok korktuğum soruyu kendime sormam gerekiyordu: Gerçekten o muydu… yoksa hastalık mı?
Reklamlar