Oğlumun nişanlısı

İçimde yıllardır biriktirdiğim her şey dilimden döküldü: — Hanımefendi, siz bize acıyorsunuz ama bilmezsiniz ki oğlumu ben tek başıma büyüttüm. Yeri geldi ekmeğimi bölüp yedim, yeri geldi cebimdeki son kuruşla ayakta tuttum. Murat, sizin sandığınızdan çok daha fazlasını hak ediyor. Faruk kaşlarını çattı, Zeynep öfkeyle kalktı. Tam o sırada Murat ceketinin cebinden küçük bir kutu çıkardı. Açtı. İçinde pırlanta bir yüzük, altına iliştirilmiş banka belgeleri… — Anne, baba, dedi. Ben bugüne kadar size fakir göründüm. Ama işte gerçek bu. Babam yıllarca çalışıp servet bıraktı. Ben de kendi çabamla yatırımlarımı yaptım. Hiçbir şeye muhtaç değilim. Ama tüm bunları gizledim. Çünkü sizin kızınız Elif’in kalbini parayla ölçmek istemedim. Salonda derin bir sessizlik oldu. Elif gözyaşları içinde Murat’a sarıldı. Zeynep’in yüzündeki renk attı, Faruk sandalyesinde geriye yaslandı. Son Darbe Ben masaya vurdum: — Gerçek yüzünüzü görmek için bu oyunu oynadık. Yoksulluğu hor gördünüz. Ama bilin ki, asıl fakirlik, kalpteki sevgisizliğin fakirliğidir. Elif titreyen sesiyle annesine baktı: — Eğer Murat’ı bu hâliyle kabul etmeyecekseniz, ben sizin kızınız olmaktan vazgeçerim. O an Zeynep’in gözleri kısıldı, dudakları titredi. Faruk, ilk kez başını önüne eğdi. Masadaki bütün ihtişam, birden sıradanlaştı. Ve ben, içimden dedim ki: “İşte asıl oyun şimdi bitti.”
Reklamlar