İmralı'da görülen davanın sembol ismiydi: Şehit eşi Yıldız Namdar’dan Bahçeli'ye kurşun gibi sözler!

Tam 29 yıl önce, 23 Eylül 1995 günü, henüz 23 yaşındayken, teröristlerin hain saldırısıyla eşini şehit veren Hemşire Yıldız Namdar, yaşadığı acı olayı ve sonrasında verdiği mücadeleyi Norm Haber’e anlattı. Eşini kaybettiği zaman 11 aylık oğluyla, zorlu bir hayat mücadelesi veren Namdar, terörün bitmesi için yıllarca mücadele verdi. Son günlerde gündemde olan terör açıklamaları ve TUSAŞ’a yapılan hain saldırıyla ilgili düşüncelerini paylaşan Namdar, “Eşim daha 25 yaşındaydı. Yolumuzu kestiklerinde, bize dokunmasınlar diye kendisi direnmedi. ‘Sorununuz benimle, çocuğuma ve eşime dokunmayın’ dedi. Onların kendisini şehit etmesine müsaade etti. Umudu biz istiyoruz, Apo’ya umut vermek ne demek? Kimin umudunu kime veriyorsunuz” ifadelerini kullandı.

“BÜYÜK BİR AŞKLA EVLENDİĞİM EŞİMİ ACIMASIZCA KATLETTİLER”

Yıldız Namdar, 29 yıl önce, 11 aylık oğlu ve eşi ile birlikte görev yaptıkları Erzincan’dan Mersin Bozyazı’na giderken düzenlenen hain terör saldırısıyla gözleri önünde eşi Astsubay Murat Namdar’ı acı bir şekilde şehit verdi. Teröristlerin yolu kesmesiyle, eşini götürüp katlettiklerini anlatan Namdar, o anları şu şekilde anlattı:

Gönül isterdi ki geçmişte kalsın bütün acılar, içimde, yüreğimde devam ediyor ama topluma yansıtma olayım bitmişti. Keşke bunlar, gençlerimizin, ülkemizin huzura eriştiği günlerde gündeme gelmeseydi. 23 Eylül 1995 yılında teröristler yolumuzu kestiler. Astsubay eşim Murat Namdar’ı gözümün önünde şehit ettiler. Yıllarca teröre karşı mücadele verdim çünkü yapılan çok büyük bir haksızlıktı, çok büyük bir acıydı… Büyük bir aşkla evlendiğim, büyük umutlar beslediğim, sevdiğim bir adamı anlamsızca ve acımasızca gözümün önünde katlettiler. Yıllarca bunu affedemedim. Eşim daha 25 yaşındaydı. Yolumuzu kestiklerinde, bize dokunmasınlar diye kendisi direnmedi. ‘Sorununuz benimle, çocuğuma ve eşime dokunmayın’ dedi. Onların kendisini şehit etmesine müsaade etti. Kahraman bir askerdi, kendini koruyabilirdi ama biz varız diye koruyamamıştı. Ben bunu unutamadım. Her zaman terör bitsin diye mücadele verdim, diğer insanların bizim gibi hikayesi yarım kalmasın, çocuklar babasız kalmasın, benim gibi gencecik kadınlar eşsiz, gencecik polisimiz bu ülke için mücadele veren kahramanlar eşleriyle birlikte yaşasınlar diye yıllarca mücadele verdim. Ülkemizde huzurlu, mutlu güzel bir şekilde yaşayabilmek için verdik. Eşimi kaybettiğimde daha 23 yaşındaydım o 25 yaşındaydı. Küçücük bebeğimle kaldım.”

“DERDİNİZ NE?”

Namdar, “Devlet Bahçeli, terörist başı için umuttan bahsediyor ya, bizim umutlarımız ne oldu? Çocuklarımızın umutları, gencecik yaşta şehit olanların eşlerinin, babaların, annelerin, gencecik toprakta yatan şehitlerimizin umutlarını kim verecek? Onların umutları ne olacak? Onların umutlarını, yaşamlarını ellerinden alan, bir nevi toprağa gömen, acı olaylar yaşanırken neyin umudundan bahsediliyor. Çok içim acıdı. Ben tek değilim. Bir sürü şehit eşi, şehit çocuğu, annesi, babası var. Vatan uğruna bedenlerinden bir parçayı kaybeden gaziler var. Derdiniz ne? Büyük bir kaosun içine atılmaya çalışılıyoruz gibime geliyor. Bizim el birliğiyle sürekli değişen gündeme bir ‘dur’ dememiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

YILDIZ HEMŞİRE DEM PARTİ HAKKINDA DA KONUŞTU: “NEDEN GENCECİK ÇOCUKLARI DAĞA ÇIKARIP ASKER POLİS ÖLDÜRTÜYORSUNUZ?”

Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın mecliste çıkıp konuşması yönünde yapılan açıklamalara tepki gösteren Namdar, “Ben çok üzgünüm çünkü bu bizim acılarımıza bir saygısızlık. Vatan için gencecik yaşta şehit olanlara bir saygısızlık olarak düşünüyorum. Onlar gelecek nesillere güzel bir hayat bırakabilmek için hayatlarını feda ettiler. Acımızı içimize gömdük, kendi başımıza ağladık. Bizden sonraki nesiller ağlamasın diye… Tam terör bitmişti, gencecik mühendislerimiz, bu ülke için çalıştılar. İHA’lar, tanklar yapıldı. Biz hepsini yok sayarak içerde bulunan, bir anlamı kalmayan teröristbaşı Abdullah Öcalan’ı tekrar gündeme getirerek, ‘sen gel mecliste konuş’ diyoruz. O zaman lütfen herkes gitsin, bu ülkeye değer veren, pırıl pırıl gençlerimiz mecliste konuşsun. Gerçek anlamda ülkesi için mücadele veren pırıl pırıl gençler bu ülkeyi yönetsin. Şu an o çocuklar için içim acıyor. Bir şey yapacaksanız çocuklarımızın geleceği için yapın. Neden Öcalan’ı gündeme getiriyorsunuz? Derdiniz ne? Bizi neden birbirimize düşürmeye çalışıyorsunuz? Umut verecekseniz çocuklarıma verin. Neden terörist başına, binlerce şehidin kanıyla beslenen bir teröriste ‘umut’ diye yola çıkıyorsunuz? Ben umutlarımı 23 yaşındayken gömdüm ama gençlerimiz umutlansın, mutlu olsunlar. Terörü kaşıyıp kaşıyıp getirmeyin. Niye bir anda bomba patladı genç mühendislerimiz öldü? Onların aileleri yok muydu? Eşine çiçek götüren eş ne olacak? Bizler gibi ağlayacak. Terörist başının umuda ihtiyacı yok. O zaten binlerce şehidimizin kanıyla beslendi. Hem Türk milletinin, hem Kürt milletinin canını aldı” diye konuştu.

Namdar, “DEM denen bir parti çıkıyor ve ‘Kürt halkını temsil ediyoruz’ diyor. Kürt anneleri diyor ki, ‘hayır bizi temsil etmiyorsunuz. Bu anneler, çocuklarını istiyor, terör bitsin istiyor. Bizim çocuklarımız ellerine kalem verilsin yaşasın istiyor. DEM senide hedef alıyorum. Neden ‘Kürt’ nüfusu temsil ediyorsanız o çocukları dağa çıkarıp asker, polis öldürtüyorsunuz. Neden o çocukların geleceklerini ellerinden çalıyorsunuz. Pırıl pırıl gençlere asker, polis katlettiriyorsunuz. Umudu biz istiyoruz, Apo’ya umut vermek ne demek? Kimin umudunu kime veriyorsunuz. Çok üzgün, kırgın ve kızgınım” diyerek sözlerine son verdi.

Norm Haber