Home
12 Eylül 2025 ( 0 izlenme )
Reklamlar

İmamoğlu: "Ben bu iddianameyi tanımıyorum, reddediyorum"


CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun siyasi yasak ve 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis istemiyle yargılandığı 'diploma' davasının ilk duruşması bugün görüldü. Duruşma, saat 12.00’de başladı ve saat 19.30 sularında sona erdi. Davada ara karar açıklandı. Buna göre, duruşma 20 Ekim tarihine ertelendi.



Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun üniversite diplomasının usulsüz olduğu iddiasıyla açılan ceza davasında ilk duruşma bugün görüldü. Silivri'de bulunan Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki salonda gerçekleştirlen duruşma, saat 12.00’de başladı, 19.30 sularında sona erdi.

ARA KARAR AÇIKLANDI: DURUŞMA 20 EKİM'E ERTELENDİ

Mahkeme, ara kararı açıkladı. Buna göre; diploma iptal işlemine dair iptal davası dosyasının istenmesine, bir sonraki duruşmanın 20 Ekim 2025 11:00 ‘de Silivri Cezaevi Duruşma Salonunda yapılmasına ve Av. Mehmet Pehlivan’ın bir sonraki duruşma salonunda hazır edilmesine dair talebin reddine, Segbis ile bağlanmasına karar verildi.

İŞTE TARİHİ DURUŞMADAN DETAYLAR

İddianamede, İmamoğlu hakkında "zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik" suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis istemi ve siyasi yasak talep edildi.

DURUŞMANIN YERİ DEĞİŞTİRİLDİ

İmamoğlu’nun yargılandığı diploma davasının ilk duruşması Çağlayan Adliyesi'ndeki İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecekti. Ancak 7 gün kala 7 gün kala duruşmanın yeri değiştirildi. Duruşma Çağlayan Adliyesi'nden alınarak, Silivri’deki Cezaevi Duruşma Salonu'na verildi.

AİLESİ DURUŞMA SALONUNDA

Duruşmaya, İmamoğlu'nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu, oğlu Selim İmamoğlu, babası Hasan İmamoğlu ve kız kardeşi Neslihan Yakupçebioğlu geldi.

ÖZGÜR ÖZEL TAKİP EDİYOR

Çok sayıda Milletvekili, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve hukukçu davayı duruşma salonunu doldurdu. CHP lideri Özgür Özel'in duruşma salonuna girdiği esnada kalabalık Özel'i alkışlarla karşıladı.

CHP'LİLER SALONDA

Özel ile birlikte CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, CHP Genel Başkan Yardımcıları Bülent Tezcan, Gökhan Zeybek, Gül Çiftçi, CHP Milletvekili Sibel Suiçmez, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İBB Başkanvekili Nuri Aslan İstanbul'daki CHP'li belediye başkanları ve Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek de duruşma salonunda bulunuyor.

ÜNİVERSİTE ARKADAŞLARINDAN SÜRPRİZ

Ekrem İmamoğlu'nun üniversite arkadaşlarından oluşan bir grup duruşmayı takip etmek için salona geldi.

"MÜCADELEYE DEVAM"

Ekrem İmamoğlu duruşma salonuna 'Cumhurbaşkanı İmamoğlu' sloganlarıyla girdi. İmamoğlu bu sloganlara yumruğunu kaldırarak, 'mücadeleye devam' yanıtını verdi.

MEHMET PEHLİVAN'A DESTEK

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklu avukatı Mehmet Pehlivan'ın adı müdafi olarak yazılırken salonda bulunanlar alkışladı. Duruşma salonundaki avukatlar yakalarına #MehmetPehlivan'a Özgürlük stickerları yapıştırdı..

"EĞİTİM DURUMUM YÜKSEK LİSANS"

Hakim İmamoğlu'na eğitim durumunu sordu. İmamoğlu ise 'yüksek lisans' yanıtını verdi.

Hakim: Sabıkanız var mı?

Ekrem İmamoğlu: Allaha şükür yok

"BEN O SAVCIYI BİLİYORUM"

Hakim iddianameyi özetliyor...

İmamoğlu: Anlattığınız hiçbir şeyin benimle ilgisi yok.

Hakim: Bu isnatlar savcılık makamının bizim beyanımız değil.

İmamoğlu: Ben o savcıyı biliyorum.

CEKETİNİ ÇIKARTTI

İmamoğlu hakimden izin isteyerek ceketini çıkartıp kollarını sıvadı. Bu sırada salondan alkış koptu.

"ÜNİVERSİTE ARKADAŞLARIMDA TAKIM KURARSINIZ"

İmamoğlu'nun savunması şöyle:

İnsan bu davaya isim bulmakta zorlanıyor. Benim üniversiteden arkadaşlarım geldi. Bazılarının tavla oynayacak arkadaşı yok, benim futbol maçı yapacak arkadaşım burada. Bu davanın konusu tamamen saçmalıktır. İstanbul Üniversitesinin görevi olmayan bir saçmalığa imza atması başka, kurulda hukuk fakültesinden kimsenin olmaması başka boyutta. Ben bu diplomaları her yerde kullanmışım. Yüksek Seçim Kurulunda kullanmam gerekeceği zaman zurna zırt dedi adeta. Yüksek Seçim Kuruluna üniversite diploması yalnızca Cumhurbaşkanlığı adaylığında veriliyor.

"DARBE SÜRECİNDEYİZ"

"Bu iddianameyi, bir sonraki seçimde kendisini yeneceğimi bilen kişi yazdırdı. Bu davanın varlığı bile yüz karası bir durumdur. Bugün 12 Eylül. 12 Eylül Türk toplumunun hafızasında net olarak darbeyi hatırlatır. Askeri olsun, sivil olsun, siyasi olsun, iktidar eliyle olsun ya da iktidar eliyle beslenen bir cemaat tarafından yapılmış olsun. Tüm darbeleri, darbeyi yapanları, alkışlayanları, pohpohlayanları, destekleyenleri ve onlara aparat olanları en yüksek seviyede kınıyorum. Ülkemizin bu tür darbelerle karşılaşmamasını diliyorum ama ne yazık ki şu anda da bir darbe sürecinin içerisinde olduğumuzun altını çizmek isterim. Karar verenlerin ve bu sürece alet olanların, topluma ve milletin geleceğine çok büyük bir bedel ödettiğini yine altını net olarak çizmek istiyorum."

"İKİ KERE MAĞDURUM"

"İstanbul Üniversitesinin bu süreçte hiçbir yetkisi yok. 18 yaşında bir çocuğun, gencin düşürüldüğü duruma bakar mısınız? Tümüyle saçma bir fikrin metni oluşmuş. Bunu yazdıran kişinin nasıl bir kötülük peşinde koştuğunu ben çok iyi biliyorum. Hakikatin önemsizleştiği, seçkin elitlerin toplumu manipüle ettiği bir çağdayız. Bu tuhaf rejimin böyle bir davayı üretmesi de şaşırtıcı değil. Ben bu davanın iki kere mağduruyum. Diplomam iptal edildi. Gençliğimin en önemli dönemler yok sayıldı. Anacığımın ak sütü kadar temiz diplomam.

Kul hakkı yemekten çekinmeyen bir şebeke ile karşı karşıyayız. Bunu yapan akıl, tereddüt etmeden tapunuzu, işinizi, geçmişinizi bile elinizden alır. 'Kocaman bir şebeke kurmuşlar. Bu şebeke benim cumhurbaşkanı adayı olacağımı anlamış. Sistemleri kurmuşlar. Ben 17 yaşındayken anlamışlar cumhurbaşkanı olacağımı. Belgelerimi hazırlamışlar…' Şu anlattığım senaryo bile iddianameden daha rasyonel bir senaryo. Bu mantığı oturtmak için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yokmuş gibi davranabilirler.

Bu ülkede sahteciliğin dik alasını yapan birilerinin olduğu bir dönemdeyiz. Sanki kendine ait bir koltukta oturuyor. Millete, 86 milyona ait orası. Kaybetmekten korktuğu, rekabetten kaçtığı için bu ülke zulüm çekiyor. Partimiz 23 Mart'ta ortaya koyduğu fikirle beni cumhurbaşkanı adayı yaptılar. Sırf bu adaylığa erişemeyeyim diye beni içeri aldılar, aynı gün. Kaybımız 250 milyar dolar desek yanılmayız. Sırf kendi itibarı ve koltuğu için... Bu uygulamalar, çocukların geleceğini çalıp onları umutsuzlaştırmaktır. Bugün diploma ve meslek sahtecilikleri var, unvan sahtecilikleri var. Geçmişte hiç görmediğimiz ve bilmediğimiz işler bunlar. Türkiye'de insanların yüzde 80'i adalete ve yargıya güvenmiyor, inanmıyor. Siyasete alet edildiğini düşünüyorlar. Arkanızda adalet mülkün temelidir yazıyor. Milletin üçte ikiden fazlası devlete ve kurumlarına güvenmiyor

"UMARIM SU GİBİ KARARLAR VERİRSİNİZ"

Savunması sırasında hakim İmamoğlu'na su verilmesini söyledi. Bunun üzerine İmamoğlu teşekkür edip, "Biz 1 senedir bunlara alışık değiliz sayın hakim, inşallah su gibi temiz kararlar verirsiniz" dedi.

"SUÇUM TAM OLARAK NEDİR?"

"Benim 18 yaşındayken cumhurbaşkanı olacağım belliymiş. Yabancılar Kıbrıs'ta bir üniversite kurmuşlar, beni almışlar, YÖK ve İstanbul üniversitesinde de işbirlikçileriyle hep birlikte beni buraya getirmişler. İddianamenin Saçmalığının seviyesi bu. Kıbrıs’ta 18 yaşında İstanbul Üniversitesi’nin yatay geçiş ilanını gördüm, şartları karşılıyordum, başvurdum, kabul edildim, çalıştım, bitirdim. Suçum nedir tam olarak burada? Ne sahteciliği? Futbol takımının kalecisi oldum. İstanbul Üniversitesi’nin, İşletme Fakültesinin. Kocaeli’de finallere gittik. Tüm başarılarımızı sevinçlerimizi çaldı bu savcı.

Bu devlet bu adamın şahsi malı mıdır ya. Milletin koltuğu o oturduğu koltuk. Beni cumhurbaşkanı adaylığı ön seçim gününden önce diplomamı iptal ettiler, beni hapsettiler, sürgün ne varsa yaşatıyorlar bize. Toplumun yüzde sekseni yüce Türk yargısına inanmıyor. Bunu ben söylemiyorum, anketler söylüyor. Yazık değil mi? Diplomam iptal edildiğinde hapisteydim. İlk defa konuşuyorum bu hususta. Çıkıp dışarı anlatayım inanan kimse kalmaz bu diploma işine.

"UMUT BURADA"

Ben gerçeğim, anlattığım gerçek. Başarılarım da başarısızlıklarım da gerçek. Cevizli köyünde doğdum, Yıldızlı köyüne yerleştik. 5 yaşından liseyi bitirene dek orada yaşadım. Ben köy çocuğuyum. Bir şehrin içinden kanal geçsin diye kendimi paralamıyorum. Umudu iflas ettirmeye çalışıyorlar ama ettirmeyeceğim. Umut burada. Sevgi pıtırcığı diye benimle dalga geçtiler. evet sevgi pıtırcığıyım. O sarayında çatlasın. 12 metrekarede o kadar özgürüm ki"

HAKİM SÖZÜNÜ KESTİ

2000 yıllık bir düsturu hatırlatayım. İl gider töre kalır. 16 kere yıkılan devletimizi 17. Kez kurduran töremizdir.

Bu sözler üzerine mahkeme başkanı İmamoğlu’nun sözünü kesti ve "Savunmanızı somut iddia ile ilişkilendirebilirseniz sevinirim" dedi. İmamoğlu ise "Benim savunmam millet adınadır" dedi

İmamoğlu sözlerine şöyle devam etti:

"35 yıllık emeğim, diplomam gitmiş, anlamı ne biliyor musunuz? Töre yoksa her şeyiniz gidebilir. Savunmamın bağlamı budur. O üniversite Rauf Denktaş’ın önerisiyle kurulmuş. Benim diplomamı iptal etmek için KKTC’ye hakaret ediyorlar. Sizin Necmettin Erbakan’a Bülent Ecevit’e de mi saygınız yoktur? Ben çokça mücahitle dostluk yaptım orada. Böyle anlatarak kendimi tatmin ediyorum aslında. Gerçek çok belli de. Birisi inanmıyor. Uğraştırıyor bizi. Neyse."

"SUSMAYACAĞIZ"

"Türkiye’nin umut seferberliğine ihtiyaç var. Türk yargısı yerle bir ediliyor. İnfaz yapılıyor. Yargısız infaz. Biz bu umut seferberliğine talibiz. Asla vazgeçmeyeceğiz. Bizi zindanlarda susturabilirler zannediyorlar. Susmayacağız, asla susmayacağız. Ama asıl önemlisi yargıdır, sizsiniz. Biz sizin önünde ceketlerimizi ilikleriz ama sizin önünde önünüzü ilikleyeceğiniz hiç kimse yok"

KRAVATINI ÖZGÜR ÇELİK'E ATTI

Duruşmaya kayıt yenilemesi için 10 dakika ara verildi. Ara verilmesinin ardından Ekrem İmamoğlu, kravatını çıkararak yerine kayyum atanan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'e attı.

PEHLİVAN'A İZİN VERİLDİ

İmamoğlu’nun tutuklu avukatı Mehmet Pehlivan’ın duruşmada avukatlık yapmasına izin verdi.

"MAHKEMELERİ HALKTAN KAÇIRMAMALISINIZ"

Verilen aranın ardından İmamoğlu savunmasına şöyle devam etti:

"Siz kendi mahkemenizden çıkıp Silivri’ye geldiniz. Ben size bir nevi hoş geldin diyorum. Mahkemeleri halktan kaçırmamalısınız. Başımıza bela oldu diye yorumluyor bu akıl bizi. Bizim derdimiz bu değil. Biz milletimizin uçurumdan yuvarlanmasını önlemek için yol yürüyoruz. Bu millet hak edene demokrasi tokatı atmasını iyi bilir."

İMAMOĞLU PEHLİVAN'A SESLENDİ

Pehlivan'ın SEGBİS ile bağlanmasının ardından İmamoğlu şunları söyledi:

"Sevgili Avukatım, kıymetli kardeşim Mehmet Pehlivan’ı selamlıyorum. Bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını ve müdafi heyetime katılmasını diliyorum. Bu ayıp derhal giderilmelidir.

Sevgili Mehmet Kardeşim, Umut millette, umut millette, umut millette. Türkiye kazanacak. Her şey çok güzel olacak"

PEHLİVAN SAVUNMA YAPMAYI REDDETTİ

İmamoğlu ile yüz yüze görüşmesi engellendiği için savunma yapmayı reddeden Pehlivan şunları söyledi:

"Üzerimde cübbem dahi olmadan, müvekkilimle görüştürülmeden duruşmada hazır edildim. Karşınızda tutsak edilmiş bir avukat olarak bulunuyorum.

Müvekkilimle yüz yüze görüşmemin engellenmesinden dolayı, bu şartlarda savunma yapmayı reddediyorum. Bir sonraki celse duruşma salonuna getirilerek savunma imkanımın verilmesini talep ederim." Mahkeme, Pehlivan'ın talebini değerlendireceğini söyledi.

"SOMUT EYLEM İDDİANAMEDE YOK"

İmamoğlu'nun avukatı Tora Pekin savunmasında ise şunları söyledi:

"Av. Mehmet Pehlivan’ın selamını tüm salon adına alıyorum, kendisini selamlıyorum. Silivri’de cezaevi kampüsündeki bu salon hakkında iki şey söylemem lazım. Buradaki sütun taklidi yapan kartonpiyerler kadar gerçektir bu duruşma salonu.

Bu duruşma salonunda mesela şu an Hababam sınıfı müzik sesi duyuluyor nasıl duruşma yapılacak? iddianame ile uyumlu da aslında bu ses. Dikkat dağıtıyor.

Mahkeme : Tekrarı olmaması için, ses gelmemesi için görevlileri uyarırız avukat bey.

Pekin sözlerine şöyle devam etti:

İmamoğlu’nun suç işlediği somut eylemi nedir? İddianamede yer almıyor. Nedir sahtesi yapılan belge? Diploma mıdır sahte olan? Hayır, diploma iptal edilene kadar vardı. Hiçbir üniversite de reddetmiyor. Dosyaya İdare hukukçularının mütalaalarını sunduk. Eylemin ne olduğunu onlar da anlamamış. İddianamede bağlayamayınca iştirak demiş savcılık. Neye iştirak etmiş Sayın İmamoğlu? Kim ne sahtecilik yapmış da İmamoğlu iştirak etmiş? Asli fail kim? Hiçbir şey yok. Ciddiyetsiz bir iddianame. İddianame bu sorulara yanıt veremez. Ee tabii amaç diplomayı iptal etmek olunca, Hakikatle bağı kopmuş iddianamenin.

"SAVCILIK MAKAMINA YAKIŞIYOR MU?"

"Galiba iddia şu. İmamoğlu yatay geçişin olmadığını biliyordu deniyor. 18 yaşında gazetede ilanı görüp başvuru yapan İmamoğlu'nun neyi bildiğini düşünüyorsunuz? İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci işleri İmamoğlu’nun geldiği üniversiteyi Northern Cyprus (Girne Amerikan Üniversitesi) yerine Doğu Akdeniz yazmasını nasıl İmamoğlu’na bağlayabilirsiniz? İmamoğlu’nun sanki İstanbul Üniversitesi’ne Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden olmayan belge sunmuş gibi algı yaratmaya çalışması savcılık makamına yakışıyor mu? İmamoğlu kendi üniversitesinin gerçek belgelerini İstanbul Üniversitesi ilanında yer alan şartları karşılayarak sunmuş ve okuluna devam etmiş. Olay budur. Savcılık sınır kapılarına yazı yazmış. Savcılık İmamoğlu’nun Kıbrıs’a gitmediğini, Trabzon’da oturduğunu düşünüyor ve bunu ortaya koyacağını sanmış. Ama bakmış ki gerçekten okula gitmiş İmamoğlu, ulaştığı sonucu yazamamış iddianameye. Savcılık, ÖSYM’ye yazı yazmış, başarısız olduğunu ispatlamaya çalışmış ama aldığı puanları da görünce cevabı iddianameye yazamamış bile. Kendisinden önceki yıllarda geçişlerin yapıldığını gören İmamoğlu’nun kendisine uyan güncel ilana başvuru yapmasının neresi suç olabilir?

"ANLAŞILMASI MÜMKÜN OLMAYAN İDDİANAME"

Avukat Tora Pekin'in ardından Avukat Fikret İlkiz savunma yaptı. İlkiz'in savunması şöyle:

"Büyük bir başarı ile özetlediniz iddianameyi. Somut olgulara cevap verin dediniz İmamoğlu’na. Ne dediğinizi anladık biz. Hukuk aramaya kalkarsak biz buluruz da Böyle iddianame yazılmaz. İddianamenin dili yok. Anlaşılmasın diye yazılmış. Anlaşmamız mümkün olmayan bir iddianameyle karşı karşıyayız.

Herhangi bir zaman diliminde adalete ihtiyacınız olur ise size o zaman gerçekler anlatılır. EK-1,2,7 diye iddianame yazıldığı nerede görülmüş?
Kısası, bu iddianame olmamış.

Sözün özü, hakime söylüyorum, umarım tekrar karşılaşırız.

"FETÖ YARGISININ DİLİ"

Pekin'in ardından avukat Hasan Fehmi Demir savunma yaptı. Demir'in savunması şöyle:

Ben Av. Fikret İlkiz’in aksine iddianamenin dilinden memnunum. Bu dil bu ülkenin yargısına musallat olan FETÖ yargısının dilidir. Fiiller açıkça gösterilmez, kronolojisi yoktur ve haliyle iddialar çürümez.

Bu iddianame diline teşekkür ediyorum. İmamoğlu’nun, çalışma arkadaşlarının tutuklanmasını 24 saat anlatsalardı bu dava kadar başarılı olamazlardı.

Bu dava tüm muhalifleri hedef almış ve kenetlemiştir. Herkes her şeyin farkına varmıştır. Bu dava, Toplumda algı yaratıp, Sayın İmamoğlu’nu itibarsızlaştırıp, siyasete yön verme maksatlı bir davadır.

Bu dava sonraki operasyonlara yol açma maksatlı algı davasıdır.

Memurların ve Kamu Görevlilerinin Yargılanmasına dair kanunun 10. Maddesinde sahtecilikle ilgili herkes birlikte yargılanır diyor. Nerede Sayın İmamoğlu’nun iştirak ettiği diğer sanıklar? yok."

"BUGÜN 12 EYLÜL"

"Bugün 12 Eylül, darbenin olduğu gibi, bu davanın konusu İmamoğlu yatay geçişinin de kabul edildiği tarihtir bugün. Enteresan bir tesadüf."

Hakim: “Ben farkında değildim o tesadüfün, bir anlama gelmiyor bu durum, bir algı oluşmasını istemem. Bu ülkede önemli olmayan bir gün yok zaten.”

Demir savunmasına şöyle devam etti:

"Duruşmanın Silivri’ye alınmasını ve duruşma gününün bir sonraki güne bırakılmasını kararınızda gerekçelendirmişsiniz, elinize sağlık teşekkür ederiz. Alışık değiliz biz bunlara. Ama gerekçeleriniz Gerçek olamayacak kadar güzel. Gerekçeler sonucu karşılamıyor. 12 Eylül darbe gününde darbe kanununa göre Silivri’de yargılama kararı darbenin hala üzerimizde olan gölgesini gösterir. Muhalif bir siyasi olan Sayın İmamoğlu’nu darbe gölgesinde yargılamak aleniyet falan da değildir.
Bu yargılama Silivri adliyesine bile alınması kabulümüz. Ama Silivri Cezaevi içindeki bu binada yapılması adil yargılama hakkına uygun değildir."

Mahkeme: Herkes gelebilsin diye aleniyet olsun diye buraya aldık duruşmayı.

Demir: Ama burası bir dağ başı.

Mahkeme : Şişli ilçesinde duruşma salonu tahsisli bir yer olsaydı biz de burayı tercih etmezdik. İzleyicilerin güvenliği için de burası daha uygun geldi. Ama değerlendireceğim.

Duruşma yaklaşık 40 dakika aranın ardından yeniden başladı. Kürsüye alkışlar gelen İmamoğlu, SEBGİS ile bağlanan avukatı Mehmet Pehlivan ile konuşamaması üzerine "İşaret dili öğrenmeliyim en kısa sürede" dedi.

Söz verilen avukat Nusret Yılmaz "Bu aşamada meslektaşlarımın beyanlarına katılıyorum." dedi. Avukat Bürgehan Emrağ da "Sayın İmamoğlu’nun o tarihte tek sorumluluğu Milliyet gazetesinde İstanbul Üniversitesi’nin ilan ettiği şeylerden ibaret olup kendisi o tarihte gereğini yapmıştır." ifadelerini kullandı.

Duruşma Savcısı: Diploma iptaline ilişkin işleme dair açılan iptal dava dosyasının celbini isteriz.

Mahkeme Başkanı: Bir sonraki celse delilleri irdelemeye devam edeceğiz.

Daha sonra İmamoğlu söz aldı ve şunları söyledi:

"Bu hukuka aykırı uygulamalardan dolayı birçok insan mağdur oldu. Bir profesör eğitim görevini yapamıyor artık, onun da diplomasını iptal ettiler. Bu idari ve hukuki bir süreç değildir. Vahşi bir şeydir. Şu an kimsenin canının, malının garantisi yoktur.

Bu sürecin sonunun ne olacağını 10 aydır anlatan bir cumhurbaşkanı var ülkede herkesi korkutup etkilemeye çalışıyor. Bu sürecin sonunun ne olacağını 10 aydır anlatan bir Cumhurbaşkanı var bu ülkede. Herkesi korkutup etkilemeye çalışıyor. Talimat, telaş, kumpas, esaret, tutsak, aileyle tehdit, işini gücünü gasp, kirli ilişkiler kelimeleri ile anlatabileceğim ve İBB davası denilen bir davanın içindeyim.

Bu işin içindeki anlayış çökmüş, çürümüş bir anlayıştır. Ben bu iddianameyi tanımıyorum, reddediyorum. Bu dava küçücük bir dava gibi görülebilir, ama küçük bir kıvılcım bir ormanı tamamen yakabilir. Biz mücadele ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. Bir sınav veriyoruz. Sorumluluk bu ülkenin ahlaklı hakimlerinin omuzlarında olacaktır. Dosya içindeki bilmediğim şeyleri, saçma iddiaları müdafilerimden burada duyunca Yüce Türk Yargısı adına bir kez daha utanıyorum. Türk yargısı deyince insanlar, ürpermemeli, heyecanlanmalı. Sırtını yaslamalı. Bu memleketin kurtuluşu bu mahkemelerdedir. En doğru kararı vereceğinize inanıyorum."

Mahkeme ara karar için ara verdi.

NE OLMUŞTU?

Ekrem İmamoğlu'nun üniversite diplomasına ilişkin ‘usulsüzlük' iddiasıyla soruşturma başlatılmıştı.

İstanbul Üniversitesi yönetimi, 18 Mart’ta İmamoğlu ile birlikte 28 kişinin diplomasını 'yokluk' ve 'açık hata' gerekçeleriyle iptal ettiğini açıklamıştı.

Karara ilişkin tebligat 55 gün sonra iletilmişti.

TELE1

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Safiye Soyman'ın Herkesten Sakladığı Kızı Murat Kurum'un "Küllerinden doğan Hatay’ımız yeniden göz kamaştırıyor" ifadeleri ile paylaştığı Atatürk Caddesi sular altında kaldı! Migros'tan fiyat indirimi açıklaması: '5 litrelik ayçiçek yağı 109 TL’ye düşmüş olarak satılıyor Üniversite hastanesinde skandal! Protokol üyeleri ve iş adamlarına özel uygulama!