Haftalardır ağır ağır yürüyen adam, şimdi kararlılıkla uzaklaştı.
Ama adımı biliyordu.
Kız kardeşimi biliyordu.
Eşimin adını…
Otobüs geldiğinde binmedim.
Bir sonrakiyle kız kardeşimin mahallesine gittim.
Kapıyı pijamasıyla açtı.
“Bu gece burada kalabilir miyim?” dedim.
Hiç soru sormadan kenara çekildi.
Geceyi neredeyse hiç uyumadan geçirdim.
Sabah olunca, kütüphane kapalı olmasına rağmen oraya yürüdüm.
Banktaydı.
Bu kez gazete yoktu.
“Bana güvendiğin için teşekkür ederim,” dedi.
Yanına oturdum.
“Anlat,” dedim.
“Eşini tanıyordum,” dedi.
“Yıllar önce.”
Kanıtladı.
Söylediği detaylar… kimsenin bilmediği şeylerdi.
Sonra gerçeği anlattı.
Eşimin, yıllar önce dünyaya gelmiş bir çocuğu vardı.
O çocuk artık yalnızdı.
Sosyal hizmetler eve gelmişti.
Bu yüzden beni o gece eve göndermemişti.
Elime bir zarf verdi.
İçinde bir mektup vardı.
Eşimin el yazısıyla…
“Sen benim evimdin.
Zamanım yetmedi.
Eğer kalbini açabilirsen minnettar olurum.
Açamazsan da, seni sevmiş olmaktan pişman değilim.”