İstanbul'da Avcılar Üniversite Pazarı'nda konuşan vatandaşlar alım gücü ve geçim sıkıntısından dert yandı.
İstediklerini değil, sadece zorunlu ihtiyaçlarını aldığını belirten emekli bir vatandaş, eskiden tercihinin kaliteden yana olduğunu söylerken, şimdi uygun olanı tercih ettiğini anlattı.
Seçerken hem kaliteye hem de fiyatına baktığını söyleyen bir vatandaş ise "Seçebilmek önemli bütçeye göre" dedi.
Vatandaşların çarşı pazarın son durumuyla ilgili değerlendirmeleri şöyle:
Gani Kaya: Fiyatlar pahalı. Sadece yemeklik şeyler alabiliyoruz. Peynir alamıyoruz, zeytin alamıyoruz. Kemal Sunal’ın bir filmi vardı ya, tane tane zeytine ne güzel bakıyoruz diye, biz de peynire, zeytine o şekilde bakıyoruz.
45 yıllık devlet memuruyum, eskiden 3 tane çocuğum rahat rahat okuttum. Hiç kimseye minnetimiz yoktu, düğünlere gidiyorduk, eğlencelere, tatile gidiyorduk. Şimdi nereye gidiyoruz?
Millet anca, ‘şükür, şükür’. Şükredilecek bir şey varsa, hep beraber şükredelim. Meyve olmuş, 130-150 lira. Hangi meyveyi aldık da yiyebildik? (Bu fiyatlar) zorluyor, zorlamaz olur mu? Zorlamasa ben bunu konuşabilir miyim? İnsanın burasına geldi.
Memlekete de gidemiyorsun, yerin yok yurdun yok, zamanında gelmişim buraya. Allah’a şükür babamızdan kalma bir evimiz var; o da olmasa... Çocuğum var evlenemiyor korkusundan. En ucuz kira 20 (bin) lira. Nasıl geçinecek? Millet geçinemiyor, şaştık kaldık. Millet birbirine kenetlenecek ki, ondan sonra bu düzeni bir şeyler yapmaya çalışacağız. Yoksa, böyle gelmiş böyle gider.
Bir vatandaş: Dilediğini kim alıyor? Ben emekliyim, aldığım maaş belli. Fiyatlar belli. Kimse bir şey alamıyor. İşte ben, dolandım dolandım, aldığım bir zeytin, bir kalıp da peynir alacağım gideceğim. Pazardan bir şey alamadık.
Asgari ücretli alabiliyor mu? Alamaz. Dengesiz bir fiyat artışı var. Enflasyon falan, bunlar palavra. Onlar neye göre enflasyon hesap ediyor onu da anlamıyorum. Son 4-5 senedir çok kötü. Ondan önce, ben emekliyim alabiliyordum, sıkıntı yok. Ama son beş senedir hayat çekilmez.
Bir vatandaş: Pahalısı da var, ucuzu da var, uygunu da var. Bütçemize göre alıyoruz. Bir kilo alacağımıza, yarım kilo alıyoruz.
Osman Yumrukaya: Bazıları karı koca çalışıyor, o istediğini alıyor, ama ben emekliyim, mecbur ucuzunu arıyorum. Eskiden böyle değildi. Sayın Cumhurbaşkanım, durmadan maaşa zam yapıyor, ama tezgahlar uçuruyor parayı. Bir hatası varsa, o işte. Şuna bak, 50 lira domates; 20 liraya da domates var. Mecbur 20 liralıktan yiyeceksin tabii.
Hasan Karanfil: İstediklerimizi almamız mümkün değil bu şartlarda, zaruri ihtiyaçları alabiliyoruz. Kaliteli domates yiyeyim deseniz 100 lira, normali 45-50 lira. (Tercihim) önceden kaliteydi, ama şimdi uyguna döndük maalesef.
Bir vatandaş: Bütçeye göre var, seçebilmek önemli bütçeye göre. Hem kaliteye, hem cebime, her ikisini değerlendirerek gidiyorum.
Emin Alçın: Herkes için hayat pahalı. Ekonomik bir kriz var, bu bir gerçek. Herkes de bunu biliyor.
Sakine Yıldırım: Sık sık gelmiyorum pazara. Gerçekten alım gücü yok. Biz 2 kişiyiz, ben başa çıkamıyorum, gerçekten çıkamıyorum. Aldığım, domates, patates, soğan, başka bir şey yok, meyve yok. Baştakiler duymuyor mu bu halkı? Görmüyorlar mı acaba?
22 bin liraya geçinemiyorum, çocuğum yok, bir şeyim yok. Böyle bakıyoruz, geçiyoruz. Ben meyve alamıyorum, anla yani. Maaşlar olduğu gibi duruyor ama marketlerde her şey günlük değişiyor. Ben bu insanlara şaşırıyorum. Nasıl alıyorlar, hayretler içindeyim.
Nefes