Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Avrupa Miras Günleri kapsamında Avusturya Büyükelçiliği’nin kapıları, ziyaretçilere açıldı.
Katılımcılar, Meclis Binası, Cumhurbaşkanlığı Köşkü, İçişleri Bakanlığı, Pul Müzesi, Kara Harp Okulu gibi yapılarda da imzası bulunan Avusturyalı mimar Clemens Holzmeister tarafından tasarlanan ve 1935 yılında yapımı tamamlanan Atatürk Bulvarı’ndaki Avusturya Büyükelçiliği'ni rehberli turla gezme imkanı buldu.
Turlara Avusturya’nın Ankara Büyükelçisi Gabriele Juen de katılarak ziyaretçilere büyükelçilik hakkında bilgi verdi.
NEFES’e özel açıklamalar yapan Büyükelçi Juen, Avusturya Büyükelçiliği ve konutunun Ankara’nın kültürel mirasının bir parçası olduğunu belirterek, şunları söyledi:
- Burası, o dönemde bağların ve bahçelerin ortasında yer alan ‘Sarı Köşk’ olarak biliniyordu. Mustafa Kemal Atatürk tarafından cumhuriyet başkentini inşa etmek veya inşasına katkıda bulunmak üzere davet edilen mimarlardan biri olan Clemens Holzmeister, tam 90 yıl önce, 1935’te burayı inşa etmeye başladı. Dolayısıyla burası bir kültürel mirastır ve Atatürk Bulvarı üzerinde bu güzel küçük eve sahip olmaktan ve başkentin kültürel mirasının bir parçası olmaktan büyük gurur duyuyoruz.

Böylesine güzel bir eve sahip olmak, bu evde bulunmak özel bir ayrıcalık. Burada çalışıyorum, üst katta yaşıyorum, şehrin tam ortasında çok güzel bir bahçem var. Büyüyen ve çok dinamik bir şehirde kültürün bir parçasına sahip olmak, kültürün bir parçasını korumaya katkıda bulunmak ve kuşlarla kedilerin bulunduğu bu güzel bahçeye sahip olmak da ayrı bir ayrıcalıktır.
İki yıl önce Ankara’daki görevine başlayan ve burada çok huzurlu olduğunu söyleyen Juen, Ankara’ya dair de şu ifadeleri kullandı:
- Ankara çok keyifli bir şehir, çok hızlı büyüyor. Her gün işe gitmek için arabaya binmek zorunda olan pek çok insan için hayatın daha zor olduğunu biliyorum. Ben sadece aşağıya inip ofisimin kapısını açıyorum. Kendimi çok rahat, çok huzurlu hissediyorum. Ankara’da ve genel olarak Türkiye’de insanlar çok sıcak ve misafirperver.

- Bahçe kapısından çıktığımda, gençlerin birlikte vakit geçirdiği, kahve içtiği, arkadaşlarıyla buluştuğu bir yerin tam ortasında buluyorum kendimi. Bu da size şehrin merkezinde yaşadığınız hissini veriyor. Bundan çok keyif alıyorum. Viyana’dan geldiğimde en çok özlediğim şeylerden biri Ankara’da çok fazla yürünmemesiydi. Şehir çok büyük, arabaya binmek gerekiyor.
- Ama Kavaklıdere’nin kalbinde, tam ortasında olmak bana yürüyebilme ve Viyana’dan alışık olduğum yaşam tarzının bir kısmını sürdürebilme imkanı veriyor. Ankara’da bisiklet sürmüyorum, bu benim için çok tehlikeli olurdu.
- Hafta sonu sabahları Atatürk Bulvarı boyunca eski şehre doğru yürümek de çok keyifli. Ulus’a doğru giderken en sevdiğim yerlerden biri Resim ve Heykel Müzesi, diğeri de Etnografya Müzesi’dir. Burası çok özel bir yer çünkü şehrin tamamını görebileceğiniz çok güzel bir terasta yer alır; Anıtkabir’i, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı ve Ankara Kalesi’ni görebilirsiniz. Böylece şehrin tarihinin bir kısmına da göz atma imkanı buluyorsunuz. Bu yerleri çok seviyorum, ayrıca Botanik Parkı üzerinden Atakule’ye kadar yürümeyi de seviyorum. Ankara’da biraz yeşil gördüğünüz her yer benim için çok kıymetli.

- Ankara’nın yaşamak ve çalışmak için harika bir yer olduğunu ifade eden Gabriele Juen, “İstanbul binlerce yıllık katmanlara, pek çok kültürün katmanlarına sahip. Ankara, Roma döneminde bir merkezdi, ardından küçük bir yer olarak kaldı, ama bugün çok gururlu ve önemli bir uluslararası oyuncunun başkenti. İstanbul’da bir günde trafikte harcayacağınız zamanla Ankara’dan hızlı trenle İstanbul’a gidip gelebilirsiniz. Ancak yaşamak ve çalışmak için Ankara harika bir yer ve Ankara hakkında ‘en güzel tarafı İstanbul’a dönüş yoludur’ diyenlere karşı hep Ankara’yı savunacağım” diye konuştu.
Anıtkabir’i düzenli olarak ziyaret ettiğini aktaran Büyükelçi Juen, Anıtkabir ile Cumhuriyetin kurucusu Büyük Önder Atatürk için şu ifadeleri kullandı:
- Tüm ziyaretçilere ve arkadaşlara da söylüyorum: Atatürk’ün mozolesini ziyaret etmediyseniz Türkiye’yi anlayamazsınız. Çok özel bir yerdir. Ülkenin dört bir yanından insanlar buraya gelir. Hayatın her kesiminden, toplumun her grubundan insanlar Cumhuriyet’in kurucusuna saygılarını sunmak için gelir. Çok özel bir yer ve burada resmi görevim kapsamında da birkaç kez bulundum.
- Bir büyükelçi olarak yaptığınız ilk işlerden biri, Cumhurbaşkanı’na güven mektubunuzu sunmaktır, ertesi gün de Cumhuriyet’in kurucusuna saygınızı sunarsınız. Ben de mozolesi önüne çelengimi koyma fırsatını buldum. Bu ülkeye hizmet eden her büyükelçi için özel bir yerdir, özel bir andır.
- Atatürk’ün Türkiye’nin nasıl olmasını istediğine dair çok net bir vizyonu vardı ve bunun bu ülkedeki tüm kuşaklarla hala örtüştüğünü düşünüyorum. Ayrıca bu vizyonun yeni Cumhuriyet’i uluslararası arenada da görünür kıldığını düşünüyorum.
Nefes
Vatan Partisi: 'İstenmeyen adam' kararı hızla uygulanmalıdır
“Örf ve adetlerine bağlıyız” diyen Hadise’ye Seren Serengil’den olay yorum: Reza ve Ebru Gündeş de öyleydi
O banka zor durumda! Herkes parasını kurtarmaya çalışıyor
FETÖ'cülüğünü itiraf eden isim AKP toplantısında!
Alman uzmandan çok konuşulacak sözler: Türkiye için büyük fırsat
Türkiye menzil kısıtlamasına maruz kalıyordu! Milli füze motoru geliyor
Mart ayında zenginlik yaşayacak olan 4 burç belli oldu! Ev araba, arsa alabilirler. O 4 burç ilk yorumda
Bilim Kurulu üyesinden çok konuşulacak 'salgın yönetimi' itirafı!
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve kapatılması 3 Haziran 1925
Zonguldak’ta haftalık asayiş ve güvenlik toplantısı yapıldı
Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar anlattı: İşte PKK/YPG'nin çok mezhepli yapı planı
Amerikancılar panikte, viraj alamayanlar şaşkın
Hepiniz oradaydınız be! İşte Adnan Oktar'ın davetine katılan AKP ünlüleri
Son dakika: Okullar 21 Eylül'de açılacak mı? Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk açıkladı