Üç aylık kızım

Ben Elif. Yirmi altı yaşındayım. Sessiz, kendi halinde biriyim. Hayatım boyunca büyük hayallerim olmadı. Sadece huzurlu bir yuva kurmak istedim. Mehmet’le tanıştığımda, “işte,” dedim, “aradığım bu.” Sevildiğimi hissettim. Onun yanında kendimi güvende sandım.

Evlenme teklif ettiğinde hiç düşünmeden kabul ettim. Bugün, bu beyaz odada gelinliğimle otururken, içim ürkekti ama mutluydum. Ya da öyle sanıyordum. Elim dizlerimdeydi, tırnaklarıma bakıyordum. Kalbim zaten hızlı atıyordu. Kapı açıldı. O girdi. Siyah giymişti. Kayınvalidem.

Hiçbir şey söylemeden kapıyı kapatıp kilitledi. Sonra yavaşça bana doğru yürüdü. Yanıma geldi, eğildi ve kulağıma fısıldadı:“Bu düğün… aslında hiç olmayacaktı.

”Nefesim boğazımda düğümlendi. Siyah bir kese çıkardı cebinden, bana doğru uzattı. “Al,” dedi. “Bunu bilmeden salona çıkarsan, bir gün çok pişman olursun.” Elim titreyerek keseyi aldım. Parmaklarımın arasından kayacak gibi oldu. Kadife ipini çözdüm. İçinden katlanmış bir kağıt çıktı.

Açtım. Mehmet’in el yazısıydı. Kağıtta sadece şunlar yazıyordu:

Bunu sana söylemeye cesaret edemedim.

Bunu sana söylemeye cesaret edemedim.
Gözlerim doldu. Kağıdı çevirince arkasında bir isim ve bir adres vardı. Fatma Yıldız. Bir apartman adresi. Başımı kaldırıp kayınvalideme baktım. O soğuk ifadesiyle, kısık bir sesle konuştu: “Oğlum yıllardır sana söylediği gibi tek başına değildi. Başka bir kadını vardı. Evlenmeden üç ay önce terk etti. Ama o kız hâlâ bekliyor. Hâlâ umut ediyor. Bana gelip yalvardı. Ben oğluma yakışanı yap dedim. Ama…” Bakışlarını benden kaçırdı. Sonra yeniden gözlerime dikti. “Eğer bunu bilerek evlenmek istiyorsan, çık o salona.

Ama bilmiyormuş gibi yapamazsın artık. Karar senin.” Kağıdı elime bıraktı ve kapıya yöneldi. “Beni bir daha anne diye çağırma bari,” diye ekledi kapıdan çıkmadan önce. Kapandı kapı. O an odadaki her şey sessizleşti. Dışarıdan gelen davul sesleri bile kulağıma ulaşmıyordu artık. Aynadaki halime baktım. Gelinliğim üzerimde, saçım yapılmış, makyajım kusursuz… ama içim darmadağındı. Uzun bir süre oturdum. Kağıdı elime alıp adresi bir daha okudum.
Reklamlar