Köyden ancak liseye geçtiğimde çıkabilmiştim. Yatılı kalıyordum şehirde okuyabilmek için. Ve burs parasıyla idare ediyordum. Ayda bir eve geldiğimde annemin sofraya koyduğu ıspanak yemeğinden bir kaşık bile almak istemezdim. Yurda dönüp nefis yemeklerden yemeği isterdim hep...
Okudum. Üniversite, mastır, doktora derken devlet kredisiyle eğitimi tamamladığımda anacığım beli bükük bir ihtiyardı artık.Ve evleneceğim kızı köyüme getirip kmy düğünü yaptığımda, ihtiyar anam hem ağlamış, hemde seneler önce bana söz verdiği gibi oyunlar oynamıştı düğünümde... Şaşırmış ama anlam verememiştim annemin oyun oynarken gözyaşı dökmesine.
Aradan çok sene geçti. Annem iki yıl kadar önce vefat etti. Ve ben bugün annemin eski sandığındaki o zamanlar moda olan hatıra defterini buldum. Bir sayfasında şöyle yazıyordu:
-"Elimde sadece ıspanak tohumlarım kaldı.Sürekli ıspanak ve birazda mısır dikiyorum.Elde yok avuçta yok.Çocuklarım aç kalmasın diye bu yemeği yediriyorum sürekli. İsyan etmiyorum ama. Ispanak çok faydalıdır, bu yüzden üç öğünde ıspanak yediriyorum size demek acı veriyor yüreğime.Yavrularım için elimden gelen bu.Onları canımdan çok seviyorum"-
Ellili yaşlarda sevdim ıspanak yemeğini.Eşim eve şimdi neden sürekli ıspanak aldığımı sorup duruyor.O ıspanağı çok sevdiğimi düşünürken, ben o yemeğin kokusuyla annemin beni yetiştirmek için yaptığı fedakarlıkları birkere daha hatırlıyorum...Düğünümde neden hem oynayıp hem ağladığını...
Alıntı