O gün keşke bekleselerdi beni. Keşke içlerinden biri diretseydi

Normalde Tuzluçayır yönüne gitmesi gereken otomobil önce Keciören sonra da Yenimahalle, Demetevleri ve Karşıyaka'ya yöneldi. Mezarlıktaydık. Gidene kadar hiçbir şey sormadım ama üçümüzde ağlıyorduk. Soğuktu. Yağmur vardı. Geç kaldım diye defnetmişlerdi cenazeyi. Kimse yoktu. İnsanlar otobüsle gelip otobüsle dönmüştü. Üzeri yeni örtülmüş toprağın üstüne diz çöktüm. Toprağın üzerine saplanmış küçük bir tabelaya baktım belki isim yazıyordur diye. Sadece numara vardı. Toprağa belenmiş ellerimle gözümü sildim. Eliyle omuzumdan tuttu akrabalarımdan biri. Kafamı kaldırıp "Kim?" diye sorabildim. Halamın oğluydu “Gelin bacım” dedi “Gelin bacım.”


İlk kez orada öğrendim toprağın üzerine boylu boyunca uzanıp gözyaşı döktüğüm kişinin annem olduğunu. Üç halam vardı. Anakız halamın çocukları anneme “Gelin bacı” derdi. Bense “Fatma” derdim. Hoşuna giderdi. Bu yüzden onu Fatma diye severdim.

Orada ne kadar kaldık bilmiyorum. Sonra ayrıldık. Gecekondunun etrafı kalabalıktı. Bahçenin önünde babam karşıladı beni. Göğsüne yasladı “Annemizi" dedi "Annemizi kaybettik”

Teskereden sonra birinci yıldı. Bir akşam evde otururken babam “Çocuklar, bir kurban keselim ve koruya komşuya annenizin canına değsin diye yemek verelim” dedi. Kabul ettik. Bahçemiz müsaitti. Tandırlığımız vardı. Masaları sandalyeleri hazırlayıp bir pazar günü tüm mahalleyi bizim eve davet ettik
Reklamlar