Adamın sesi bu kez daha yumuşaktı.
“Hatice teyze…” dedi.
“Annem seni çok anlatırdı.”
Yaşlı kadının dizleri titredi.
Ellerini tezgâha dayamak zorunda kaldı.
“Benim annem,” diye devam etti adam,
“Yıllar önce bu köyden giden Ayşe.”
O isim…
Hatice teyzenin kalbine ağır bir taş gibi düştü.
Ayşe…
Gençliğinde yanından ayırmadığı, ekmeğini paylaştığı, sonra bir gün sessizce köyden giden Ayşe.
Gözleri doldu.
“Yaşıyor mu?” diye fısıldadı.
Adam başını eğdi.
“Hayır,” dedi.
“Gitmeden önce hep seni anlattı.
‘Hatice teyze olmasaydı ben hayatta kalamazdım’ derdi.”
Yaşlı kadın o an anladı…
Bu yol sadece arabaları değil, yarım kalmış hayatları da geri getiriyordu.
Adam cebindeki parayı tekrar çıkardı.
“Bu sadaka değil,” dedi.
“Bu annemin sana olan borcu.”
Kadın bu kez itiraz etmedi.
Parayı aldı ama paraya değil, hatıralara baktı.
Gözlerinden yaşlar süzüldü.
“Demek o kız çocuğu…” dedi,
“Büyümüş, adam olmuş.”
Adam gülümsedi.
“Sayende.”
Cip uzaklaştığında köy yolu yine sessizdi.
Ama Hatice teyzenin kalbi artık eskisi gibi değildi.
Çünkü bazen…
İyilik yıllar sonra geri döner.
Hem de insanın en savunmasız olduğu anda.