Köy yolunun kenarında, her sabah yaptığı gibi sebzelerini dizmişti yaşlı kadın.
Güneş yeni yeni yükseliyor, toprak hâlâ geceyi üzerinde taşıyordu.
Burası onun dünyasıydı.
Yıllardır aynı yerde durmuş, kimi zaman bereket, kimi zaman dua olmuştu.
Derken köy yolunda alışılmadık bir ses duyuldu.
Siyah, gösterişli bir cip yavaşladı… tam önünde durdu.
Arabadan inen adam tezgâha baktı, sebzeleri tek tek süzdü ve hiç pazarlık etmeden konuştu:
“Hepsini alıyorum.”
Cebinden çıkardığı para yaşlı kadının nefesini kesti.
Bu para, aylarca kazandığından bile fazlaydı.
Ama kadın başını iki yana salladı.
“Olmaz,” dedi.
“Ben sadaka almam. Emeğimin karşılığını alırım.”
Adam tam gidecek gibiyken durdu.
Bir an kadının yüzüne dikkatle baktı.
Ve o an söylediği cümle…
Her şeyi değiştirdi.