Bir gün Carla başka bir taahhütlü mektup daha aldığında içinde bir şeyler koptu. Hemen çatı katından bavulunu alıp çılgın gibi bavulu hazırlamaya başladı.
Ailesi hâlâ işte ve okuldaydı, bu yüzden kimseye fark ettirmeden evi terk etmenin tam zamanıydı. Önemli eşyalarını bavula koyarken yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Ailesini bırakmak istemiyordu ama başka yolu yoktu.
Bavulunu hazırlayıp merdivenlerden sendeleyerek ön kapıya yöneldi. Ve işte gidiyordu...
Ağlayarak arkasındaki kapıyı kapattı ve bir daha hiç geri dönmedi...
Ailesi eve geldiğinde annelerinin yokluğunu hemen fark ettiler. Döndüklerinde onları karşılayan ve günlerinin nasıl geçtiğini soran kimse yoktu.
Günler, aylar, hatta yıllar geçti ama aile, annelerinden tekrar hiç haber alamadı. Herkes için çok acı zamanlardı. Fakat görünüşe göre bu durum babaları Eric'i çocuklar kadar etkilememişti; bir ay sonra birdenbire eve yeni bir kadın getirdi.
Bu kadın annelerinden çok daha gençti ve en büyük oğlu Roy bu işte bir gariplik olduğunu hemen anladı. Ancak bir gün babasına annesinin dönüşünü neden beklemediğini sorduğunda çok sıradışı bir yanıt aldı...