Huzur evine verdiler beni

Yatağıma geri döndüm. Gözlerimi tavana diktim, odanın soğuk ışığıyla baş başa kaldım. Her şey ne kadar sessizdi. Gözüm kapıda, yine de beklemeye devam ettim. Belki bir gün
Gözlerim tavanda, içim sessiz bir umutla kapıda… Zaman burada çok yavaş geçiyordu. Her gün aynıydı, saatler birbirine karışıyordu, ama ben yine de bir gün kapının açılacağını, tanıdık bir yüzün içeriye gireceğini hayal ediyordum. Çocuklarım gelecekti, beni alacaklardı… Bu düşünceyle ayakta duruyordum.
Günler geçti. Telefon çalmadı, kapı da açılmadı. Huzurevinde herkes birbirine alışmış, bir düzen oturtmuştu. Ben de o düzenin içine girmiştim, ama yabancı hissediyordum. Çocuklarımdan haber almak için her gün hemşirelere soruyordum, ama hep aynı cevabı alıyordum: “Merak etme, teyze. Gelirler elbet.”
Bir sabah, erkenden bahçeye çıktım. Güneş hafifçe yükseliyordu, hava serindi. Bahçenin köşesindeki küçük bankta oturdum. Birkaç kuş cıvıldıyordu, o cıvıltılarla dalıp gitmişim. Bir an çocuklarımın küçükken parklarda nasıl oynadığını hatırladım. O zamanlar her şey ne kadar güzeldi. Anneleri olarak onların kahkahalarını dinlemek, koşmalarını izlemek bana huzur verirdi. O an gözlerim doldu, hafif bir rüzgar yüzüme vurdu, ama içimde derin bir yalnızlık vardı.
O sırada yanıma birisi oturdu. Nurten Hanım, buranın sakinlerinden biri. Sessizce yanıma oturmuş, beni izliyordu. “Bugün canın sıkılmış gibi,” dedi yumuşak bir sesle. Ona döndüm, hafifçe gülümsedim.
“Çocukları bekliyorum,” dedim, “belki bugün gelirler.”
Nurten Hanım derin bir nefes aldı. “Buraların böyle olduğunu kimse bize söylememişti, değil mi? Hep bekleriz ama hayat hep bizi bekletir.” dedi, sanki yılların getirdiği bir bilgelikle. Gözlerim doldu, ama ağlamadım. Çünkü artık gözyaşlarım bile boş geliyordu.
O an içimden bir şey koptu. Belki de geri dönmeyecekti kimse. Beklemekle geçen ömrüm, şimdi bekleyerek son bulacaktı. Ama yine de beklemekten vazgeçemedim. Beklemek, umudun son kırıntısıydı belki de. Tek yapabildiğim, her sabah gözümü açtığımda yine o kapıya bakmaktı. Ve bir gün, belki de…
Reklamlar