Ben gidip konuşayım!
- Olmaz hocam, anlattım diye kızar.
-Yakın akrabası filan yok mu, onu aracı edelim.
- Kimseyi dinlemiyor. - Annenler ne diyor bu işe?!!
- Kaçtığım için annem babam küs. Sadece kardeşlerim konuşuyor.
-Neeee!!! Kaç yıldır görüşmüyor musun onlarla?!!
- Dargınlar hocam. Benim kimsem yok. Tekrar ağlamaya koyuldu. İçim darmadağın olmuştu.
-Annenin telefonu var mı sende?
- Var, kardeşlerimden aldım. Ama konuşmuyor benimle.
- Hemen numarasını ver, ben konuşacağım.
- Olmaz hocam.
-Niye?!
- Olmaz hocam. Çaresizlik ne kötü bir şey Allahım. Kimsesiz olmak, kadın olmak, anne olmak bazıları için ne ızdırap verici bir şey. Ya anne olduğu halde olamamak?!! - Ya sen numarayı ver. Onların böyle bir dargınlık yapmaya hakları yok. Ne olursa olsun sen onların evladısın. Seni bu şekilde kimsesiz bırakamazlar. Onlarla mutlaka konuşman lâzım. Durdu, sakinleşti ve "tamam hocam, onları arayıp konuşacağım, benim ne çektiğimi onlardan kimse bilmiyor, hepsini anlatacağım" dedi.
-Söz mü? - Söz hocam. Bugün çocuğu okula gönderince telefon edeceğim. - Eğer bu gün konuşmazsan, yarın numarayı bana vereceksin ben konuşacağım. - Tamam hocam. - Bak bir daha aklına intihar filan getirme. Bu çocukların büyüyecek, her biri aslan gibi bir delikanlı olacak. Onlar annelerine sahip çıkacak ve yaşadığın her şeyi unutturacaklar sana. Buna inanmanı istiyorum. -Tamam hocam, Allah razı olsun. Sen beni dinledin, anladın, teselli verdin ya Allah ne dileğin varsa versin. - Tamam o halde. Senin için ders bitti. İster burda dur, ister git.
- Gideyim hocam. Aklım oğlanlarda kaldı. Okula filan götüreceğim, dersine baktırırım.
- Peki, sen bilirsin Onu gönderince epey zaman kendimize gelemedik. Biraz daha konuştuk onun hakkında, çözüm arayışı yapmaya çalıştım ama olmadı. Daha sonra derse başladık. O gece devamlı onu düşündüm. Dualar ettim, kendi kendime ne yapabilirim, diye gamlanıp durdum. Ertesi gün kursa gittim ve derse başladık. Kapı çaldı, o geldi. Normalde evde iş güç yaptığı için biraz geç kalıyordu.
Erkenden görünce şaşırdım. Yüzündeki ifade beni daha da şaşırttı. Hemen masaya aldım. O da bana bakıyor, bir şeyler sormamı bekliyordu. Allahım ya Rabbim, bir insan bir gün sonra bu kadar mı değişir, bu kadar mı gençleşir, ne yaptılar bu kadına, torba torba kan mı verdiler?!! Yoksa yüzüne canlı bir makyaj mı yaptı?! Onun gözleri bu kadar parlak mıydı?! Dişleri de ne güzelmiş. Bir insana gülümsemek bu kadar mı yakışır?! Tebessüm de bulaşıcı, derler. Ben de gülümsedim ve:
Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.