Ertesi gün kendime bir söz verdim:
“Artık kimsenin beni korkutmasına, manipüle etmesine, hayatımı yönetmesine izin vermeyeceğim.”
Bu sözle başlayan süreçte:
Kendime psikolojik destek aldım.
Özsaygımı yeniden inşa etmeye başladım.
Ne istediğimi, neye izin vermeyeceğimi öğrendim.
Eski kocamla arama hukuki yollarla kesin sınırlar koydum.
Kendi hayatımın direksiyonuna geçtim.
Aylar geçtikçe fark ettim ki asıl güç, birinin beni tamamlamasında değil, benim kendimi tamamlamamdaymış.
Yeni sevgilimle ilişkim daha da sağlamlaştı. Çünkü artık “korkuyla kaçan” değil, “bilinçle seçen” bir kadındım. Ona da söyledim:
“Ben kim olduğumu yeni yeni anlıyorum. Eğer bu yolculukta yanımda olmak istersen, birlikte yürüyebiliriz. Ama önce ben kendimi seçeceğim.”
O ise sadece gülümsedi:
“Zaten seni en çok bu gücün için seviyorum.”
Ve o gün şunu öğrendim:
> Hayat bazen bizi en derin karanlıklara çeker, ama o karanlık, kendimizi yeniden bulmamız için bir kapıdır. Korkularla yüzleşmek acıdır ama özgürlük oradadır. İnsan, en çok kendine “Yeter artık!” dediği gün değişir.
Böylece hikâyem bir yarım kalmışlıkla değil;
güçlenerek, öğrenerek ve kendimi yeniden bularak devam etti.