Dört çocuklu, bekar bir babayım

Ayağa fırladım. “Siz… siz o gün—”

Elini kaldırdı. “Evet,” dedi sakin bir sesle. “O bendim.”

Kafamda binlerce soru çarpışıyordu. “Ama… paranız yoktu…”

Gülümsedi. “Bazen insanların gerçek yüzünü görmek için bir maske gerekir.”

Oturmamı işaret etti. Kendisi de karşıma geçti.

“Yıllardır,” dedi, “insanların zor zamanlarda nasıl davrandığını gözlem ediyorum. Çoğu bakıp geçiyor. Bazıları zarar veriyor. Çok azı… yardım ediyor.”

“Ben özel biri değilim,” dedim. “Sadece—”

“Sadece doğru olanı yaptınız,” diye sözümü kesti. “Ve bu, sandığınızdan çok daha nadir.”

Bir dosya uzattı. İçinde belgeler vardı. Ev fotoğrafları. Okul kayıtları. Bir banka sözleşmesi.

“Bu nedir?” diye fısıldadım.

“Yeni bir başlangıç,” dedi. “Sizin ve çocuklarınız için.”

Boğazım düğümlendi. “Ama neden ben?”

Çünkü,” dedi gözlerimin içine bakarak, “siz yoklukta bile insan kalmayı seçtiniz.”

Tam o sırada kapı açıldı. Çocuklarım koşarak içeri girdi. Gülüyorlardı. Ellerinde oyuncaklar vardı.

O an anladım… Bu sadece bir yardım değildi.

Bu, hayatımın yönünü değiştirecek bir sınavın sonucuydu.

Ama hikâye… henüz bitmemişti.
Reklamlar