Onu hiçbir sınıf arkadaşı sevmiyordu.
Çünkü derslerine asla çalışmayan,
tembel ve bön bir çocuktu.
Özellikle öğretmeni “beni delirtiyorsun”
diye hep kızıyordu Tahir’e.
Bir gün Tahir’in annesi okula geldi.
Öğretmeni ile görüştü. Öğretmen dürüstçe “çocuğunuz ders çalışmayan aptalca şeyler yapan bir çocuk,
notları da düşük, hayatımda bunun kadar
tembel bir öğrenci görmedim” dedi…
Annesi çok şaşırdı, Tahir’i okuldan aldı ve Kayseri’ye taşındılar.
Aradan 25 yıl geçti.
Öğretmen de Kayseri’ye tayin olmuştu.
Bir gün öğretmen ağır bir kalp krizi geçirdi.
Bütün doktorlar ameliyat olması gerektiğini söylediler.
Bu zor bir ameliyattı ve Kayseri’de ameliyatı
yapabilecek tek bir cerrah vardı.
Öğretmen ameliyat oldu.
Gözünü açtığında karşısında yakışıklı cerrah ona gülümsüyordu. Öğretmen tam teşekkür edecekti ki suratı morarmaya başladı.
Bir şey söylemek için elini kaldırdı ama söyleyemeden küt diye öldü.
Cerrahın Tahir çıkacağını sandınız değil mi?
Yapmayın, komik olmayın…
Doktor şaşırdı.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir baktı ki o da ne?
Odaları temizleyen Tahir, solunum cihazının fişini çekip elektrik süpürgesini takmış..