Babamın arkadaşıyla evlendim

“Araba arızası mı?” diye sordu gülümseyerek.

“Evet, çalışmıyor. Babamı çağıracaktım ama—”

“Gerek yok, bir bakayım,” dedi ve çoktan kollarını sıvamıştı.

Onu izlerken ellerinin ne kadar ustaca hareket ettiğini fark ettim. Birkaç dakika sonra araba çalıştı. Nefesimi tuttuğumu ancak o an fark ettim.

“Tamamdır,” dedi. “Şimdi iyi.”

“Teşekkür ederim,” dedim içtenlikle. “Sanırım sana bir borcum var.”

Omuz silkti, bakışı midemi alt üst etti.
“Akşam yemeği yiyelim mi? Borç kapanmış olur.”

Tereddüt ettim. İçimdeki o tanıdık ses beni durdurmaya çalışıyordu ama gözlerindeki samimiyet bana bir şans daha vermek istediğimi hissettirdi.

“Olur,” dedim. “Akşam yemeği iyi fikir.”

O an, Serdar’ın ya yaralı kalbimi iyileştireceğini ya da beni derinden inciteceğini bilmiyordum.

Altı ay sonra, çocukluk odamdaki aynanın karşısında gelinlik içindeydim. Gerçeküstüydü. 39 yaşındaydım ve peri masallarından vazgeçtiğimi sanıyordum ama işte buradaydım.

Nikâh masasında Serdar’ın gözlerine baktığımda tarifsiz bir huzur hissettim. İlk defa hiçbir şeyden şüphe duymuyordum.

“Evet,” dedim.

“Evet,” dedi o da, sesi titreyerek.

O gece, nihayet yalnız kaldığımızda banyoya girip üzerimi değiştirdim. Yatak odasına döndüğümde ise donup kaldım.

Serdar yatağın kenarında oturmuş, alçak sesle biriyle konuşuyordu… ama odada başka kimse yoktu.
Reklamlar