Annem 2 kilo kadar patates almıştı… 2 kilo kadar da kuru soğan… Şimdi de 1-2 kilo domates alacaktık…Annemle birlikte pazar yerinde bir domates tezgâhının önüne gelmiştik. Ön tarafa güzel domatesleri dizmişti pazarcı…2 kilo domates istedi, “iyilerinden olsun kardeşim?” diye de tembih etti annem. Pazarcı kese kâğıdını aldı el çabukluğu ile domatesleri koyup tarttı ve uzattı… Parasını verip üstünü aldık. Annem eline alıp bakınca şaşırmıştı. Domateslerin içinde neredeyse sağlam yoktu!.. Hepsini ezik çürük çarık doldurmuştu. Ne olacak ki çaresiz bir anne ve yanında da bir kız… Fiş yok, fatura yok. Kontrol yok, denetim yok.(
Kardeşim Bunlar Ne Böyle Çürük Çarık?
Suratımıza bile bakmadan elinin tersiyle “hadi işine hadi” diye ukalalık etti. O an bir zabıta olsa ben şikâyet ederdim. Ama annem çaresizdi. Geri versek alacak bir tip değildi. Konuşmasını dahi bilmeyen saygısız kaba bir adam, ne bilecekti insana saygıyı, nezaketi…Elimizdeki ezik domateslerle oradan uzaklaştık. Anneciğimin mırıldandığını duydum: