Yoksul bir çiftin hikayesiydi bu



Ve sonunda çocuklar okullarını bitirip kendi hayatlarını kurdular. Birbirleriyle evlendiler, ancak ne yazık ki, anne ve babalarını evlerine hiç davet etmediler. İki yıl geçmişti ve anne baba hâlâ bekliyordu; ama çocuklar bir kez bile onları aramamış, ziyaret etmemişti.

Kadın, çocuklarının tutumuna üzülseler de, bunu hiçbir zaman yüzlerine vurmuyorlardı; sadece, "Canları sağ olsun," diyip geçiyorlardı. Bir gün, adam çarşıdan dönmek üzereyken ayağını takıp düşmüş, kafasını kaldırıma çarpmıştı. Beyin kanaması geçirip on gün yoğun bakımda kalmış, ama kurtarılamamış ve hayatını kaybetmişti. Çocukları, babalarının hastalığında bir kez bile gelmemişken, ölümünden sonra zar zor iki gün cenazede bulunmuş, hemen ardından annelerine tek bir kuruş bile bırakmadan, neredeyse yangından kaçar gibi uzaklaşmışlardı. Oysa hepsinin de maddi durumu iyiydi. Kadın için asıl zorluk bundan sonra başlamıştı. Üç ay boyunca kirayı ödeyemediği için ev sahibi onu evden çıkarmış, kadın ne yapacağını bilemez bir şekilde ortada kalmıştı. Durumunu çocuklarına bildirdi ama onlar, "Evimiz çok küçük, biz bile zor sığıyoruz," diyerek kısa bir şekilde geçiştirmişlerdi. Kadın, altmış yaşındaydı ve bu yaştan sonra ne iş yapabilirdi ki? Gençliğini çocuklarına adarken geriye hiçbir şey kalmamıştı. Camideki imam, kadının durumuna acıyıp ona yardım önerdi: "Bacım, eğer istersen, caminin avlusunda bir oda ve bir mutfak verelim. Paraya da ihtiyacımız yok, sadece arada camiyi temizlersin," demişti. Kadın, bu teklif karşısında çok mutlu olmuş ve hemen kabul etmişti. Gözleri yaşla dolarak teşekkür etmişti. O gün hemen eşyalarını toparlayıp, birkaç eski parça eşya ile camiye yerleşmişti. "Şükürler olsun, başımın üstünde bir çatı var," diyerek rahatlamıştı. Ancak ne yiyecek ne de içecek bir şeyi vardı. Komşuları, kadının durumunu öğrenince sırayla ona yemek vermeye başladılar. İmam ise her cuma namazında cemaatten kadın için yardımlar toplamaya başlamıştı. Ama kadın, bu süre zarfında çocuklarının bir kez bile halini sormamış olduğunu fark etti. Onlar ne kadar ilgisiz olsalar da, o hala bir anneydi ve çocuklarını çok özlemişti. Bir gün, utana sıkıla bir komşusuna gidip, telefonunu kullanabilir miyim diye rica etti.

Reklamlar