Araştırma şirketi Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki’ye göre toplumda çok ciddi bir güven kaybı var. Selçuki, “Markete gidiyorsunuz, fiyatlara güvenemiyorsunuz, gıda alıyorsunuz içeriğine güvenemiyorsunuz, siyasetçiye güvenemiyorsunuz. Özel sektör olsun, kamu olsun, sürekli arkanızı kollamanız gerekiyor” dedi. Ekonomik yorgunluk ve güven sorunu nedeniyle seçmenin sandıktan uzaklaşma ihtimalinin arttığını vurgulayan Can Selçuki ile Türkiye gündemini konuştuk.
- Son yaptığınız Değişen Türkiye Dönüşen Tüketim araştırmasında, vatandaşın artık daha fazla borçlanarak alışveriş yaptığını söylüyorsunuz. Tüketim alışkanlıklarımız nasıl değişiyor?
2002’den bu yana Türkiye çok ciddi bir dönüşümden geçti. 2002’den bu yanaki süreci 3’e bölebiliriz.
2002-2008 arası reform ve umut dönemi. Enflasyonun düşmesi, faizlerin aşağı çekilmesi, likidite bolluğu... Bu dönemin tüketicisi, beyaz eşya, otomobil ve hatta ev gibi büyük harcamalara yöneliyordu. 2008-2017 arasında gelirler yerinde saydı. Artık umut yerini temkinliliğe, kredi ise yerini borçla yaşamaya bıraktı. Tüketici “sürekli borçla yaşıyorum” hissine sahipti. Taksitli alışveriş patladı.
2017 - 2025 arasında yoklukla beslenen modernite dediğimiz bir dönem başlıyor. Bu dönemin en çarpıcı özelliği; belirsizlik. Ekonomik, siyasi ve toplumsal krizlerin üst üste geldiği bu dönemde tüketici davranışı, bir denge arayışı ve duygusal boşalım arasında gidip geliyor. Tüketiciler artık “ne olacağı belli değil” psikolojisiyle hareket ediyor. Bugün geldiğimiz yerde artık geleceğe dair bir yatırım veya tasarruf beklentisinden ziyade günü kurtarmak üzerinden harcamalar yapılıyor. Aylık harcamalar, hane gelirlerinin önüne geçmiş durumda. Borçla yaşamak, bir tercihten çok, bir “yaşam biçimi” haline geldi.
- Zorunlu alışverişler ön plana çıktı diyebilir miyiz?
En düşük gelirli hanelerde barınmaya ayrılan pay gıdaya ayrılan payı geçti. Artık düşük gelir gruplarında barınma gıdadan feragat edilerek finanse ediliyor. Tüketici artık yalnızca neyi satın aldığıyla değil, neyi almadığıyla da tanımlanıyor.
- Şu anda Türkiye’nin en can yakıcı sorunları neler?
Tabii ekonomi ilk sırada, bu bir sonuç. Birinci ve en önemli mesele çok sorunlu bir vergi yapımız var. Vergi toplayamıyoruz. İkincisi eğitim sistemimizde çok ciddi sorun var. Nitelikli iş gücü yetiştiremiyoruz. Üçüncü sorun da siyasi kutuplaşma. Üst seviyede artık siyasetin birbiriyle konuşamayacak halden çıkıp, bir tarafın diğer tarafı kriminalize ettiği noktaya geldik. Siyasetin çözüm üretme kapasitesi ve siyasete duyulan güven giderek azalıyor.
- CHP ciddi bir yargı kıskacında. Bu durum genel Türkiye siyasetini ve seçmen davranışlarını nasıl etkiliyor?
19 Mart’tan sonra o kadar çok şey oldu ki bütün tutuklamalar, olanlar bitenlerin toplumda çok geniş tartışıldığını düşünmüyorum. Bir gündem yorgunluğu var. Mesela butlan tartışması o kadar uzadı ki insanlar ilgilenmiyor neredeyse.
- Sorunların çözümüne dönük önerileriniz neler?
2018 yılından beri uygulanan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kurumsal yapısı bir türlü ortaya çıkarılmadı. Bu sistemle devam edilecekse kurumsal altyapısının tüm tarafların mutabık kalacağı şekilde oluşturulması lazım.
- Bu güvensizlik ve kutuplaşma gelecekte seçmen davranışlarını nasıl etkileyecek?
Seçmen nezdinde ekonomik yorgunluk ve güven sıkıntısı ilk defa kendini sandığa gitmeyerek 2024 yerel seçimlerinde gösterdi. Açıkçası giderek seçmenin sandıktan uzaklaşma ihtimali olduğunu düşünüyorum. Sadece iktidara değil, muhalefete de güven azalıyor.
- Gelir dağılımında ciddi bozulma var, bu nereye varır?
Servet eşitsizliği sınıflar arası uçurumu daha kalıcı hale getiriyor. Bugün Türkiye nüfusunu yüzde 60’ının serveti 10 bin dolar ve altında. Kişi başı gelirin 16 bin dolar olduğu iddia edilen yerde bu adaletsizlik önümüzdeki yıllarda jenerasyonlar arasında giderek açılacak. Yaptığımız araştırmalarda şunu görüyoruz; Türkiye’nin en zengin 17 milyonu ortalama bir İspanyol gibi yaşıyor. En fakir 10 milyon da ortalama bir Kostarikalı gibi yaşıyor.
Giderek arayı açıyorlar ve İspanyol gibi yaşayanların bir bölümü Hollandalı gibi yaşamaya başlıyor, Kostarikalı gibi yaşayanların geliri daha da eriyor. Giderek servet sahipleriyle, en yüksek ücret alanlar aynı kişiler olmaya başlıyor, bu da yeni bir sınıf ortaya çıkarıyor. Kaynaklar da bu sınıfın elinde toplanmaya başlıyor.
- Siz Anadolu’yu da geziyorsunuz, önümüzdeki dönemlerde hem iş dünyası hem vatandaşı nasıl günler bekliyor?
Açıkçası zor zamanlar bizi bekliyor. Yılbaşından bu yana 20 ile gittim iş insanlarıyla bir araya geldim. Şu anda iş dünyası ciddi sıkıntı içerisinde, bilançolar yeniden değerlendiriliyor. Rakamlara yansımasa da işten çıkarmaların çok olduğunu biliyoruz. Sadece içerideki makro ekonomik sorunları çözmek değil, aynı zamanda dışarıdan gelen baskılara da hazırlanmak gerekiyor. Bu konuda planlama yönünden zayıf olduğumuzu düşünüyorum.
- Bu dönemde sizin iş yapış tarzınız nasıl değişti?
Şirketlerin, özel sektörün siyasi araştırmalara ilgisinin düştüğünü çok açıklıkla söyleyebilirim. Tüketici araştırmalarında daha fazla ilgi var.
- Şu anda vatandaşın ana gündeminde neler var, kaygı umutsuzluk düzeyi ne seviyede?
Çok geniş bir güven kaybı. Markete gidiyorsunuz, fiyatlara güvenmiyorsunuz, gıda alıyorsunuz içeriğine güvenmiyorsunuz, okula çocuğunuzu yolluyorsunuz, öğretmene güvenmiyorsunuz, siyasetçiye güvenmiyorsunuz. Haksızlığa uğramanız durumunda da hakkınızı arayıp arayamayacağınıza dair mahkemelere güvenmiyorsunuz. Özel sektör olsun, kamu olsun, sürekli arkanızı kollamanız gerekiyor. Şu anda Türkiye toplumunun ana hissiyatı, ciddi bir güvensizlik durumu var. Güvensizlik arttıkça sisteme bağ da zayıflıyor. Bunun sonuçları da asayişte, ticari ve sosyal hayatta kendini gösteriyor.
Şunu da görmek lazım; artık 2 Türkiye’ye doğru hızla gidiyoruz. Sadece yukarıdakiler ve aşağıdakiler var. 86 milyonluk bir toplumda hiçbir zaman homojenlikten bahsedemeyiz, ama dağılımın daha dengeli olduğu farklı 4-5 grup vardı. Artık sadece siyah ve beyaz var. Toplumun ana dokusunu oluşturan ara segmentler yok oluyor.
NEFES
Çizgiler ve kırışıklıklar hakkınızda ne söylüyor?4 izlenme
SAÇ DERİSİNDE KABUKLANMA VARSA AMAN D'İKKAT! KABUKLANMA NEDEN OLUR? >>>9 izlenme
Sabah yazarı Güngör'ün hedefinde Akşener'le görüşen patron var9 izlenme
The Economist dergisinden çok konuşulacak Muharrem İnce ve Meral Akşener analizi!7 izlenme
Kemoterapi Tedavisinden 100 kat daha etkili inanılmaz bitki13 izlenme
Van’da PKK sığınağında silah ve mühimmat ele geçirildi7 izlenme
Maduro: Darbecileri yakaladık ve hapse attık11 izlenme
Sedat Peker, birilerini titretmeye devam ediyor.13 izlenme
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kritik aşı mesajı: Ben de aşı olacağım, herkesi aynı hassasiyete davet ediyorum
Esra Erol'da programında bir sır perdesi daha böyle aralanıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun korku imparatorluğu! Kendisini eleştirenleri bir bir ihraç etti.
FETÖ mağduru komutandan tokat gibi yazı: HDPKK’yı Meclis’e soktular