Bir çırpıda torununu yı-kadı teyze. Havlu diye yanında getirmiş eski bir kumaş gibi bir şey.Onu bırak teyze al bu el havlusu ama hiç kullanılmadı deyip verdim. Hazır olan sofraya buyur ettim. Biz tokuz dedilerse de dinlemedim. Teyze pek bir şey yemedi ama Ayşe hem çorbayı içti, hem de pilavdan iki tabak yedi. Açmış benim yavrum, yemeğin üstüne masaya meyva da koydum. Ayşe'nin babası başka bir k-adın eve getirmiş, annesi de evi terk edip anneannesinin evine yerleşmiş.
İşe de girmiş. Ama daha ilk haftası imiş. ''Maaşa çok var daha, torunum da ü-züntüden olunca çok hasta, il-aç parası doktor derken su faturası kaldı diğerlerini öderken. Ben de 3-5 kuruş her ay onlara verdim, su faturası kaldı da kaldı. Bugün hastanede test yaptıklarında saçlarına jel krem sürmüşler. Şimdi evde yı-kasam hasta olur diye düşündüm '' diye anlattı. Bir poşet aldım, içine dolaptan yiyecek bir şeyler koydum.nnBize müsaade dedi. Ben de sizinle geleyim poşeti getireyim deyince buyur dedi. Annesi gelmiş yatıyor, beni görünce utandı ayağa kalktı. Belli ki çok hastaydı. K-adın üzüntüden, onca saat işte çalışıp eve ve hastaneye yetişmekten bitmiş. Yatacak yerleri var, götürdüm hemen elimdekileri buzdolabına kadar.nnBir kutu salça, beş yumurta, birkaç salata ve üç patates gördüm dolapta. Bence bu akşam ekmek bile olmayacaktı sofralarında. Müsaadeniz ile dedim, hemen e-şime telefon ettim.