Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras'ın geçtiğimiz günlerde Genel Kurul'da yaptıkları konuşmalar gündemden düşmüyor. Özellikle kayyım politikasını ve hukuksuz olarak nitelendirdikleri siyasi soruşturmaları eleştiren başkanlar, bu durumun ekonominin kalkınmasının da önüne geçtiğini vurguladı.
Sözleri sonrası TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma" iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Bu hamlenin ardından siyaset ve hukuk dünyasından pek çok isim TÜSİAD'a destek açıklamaları yaptı.
TÜSİAD'ın iktidar karşısında bu kadar net bir çıkış yapmasının ardından, 4 Şubat'ta Resmi Gazete'de yayımlanan "şirketlere kayyım atanmasıyla" ilgili düzenleme tekrar gündeme geldi. Hukukçu Prof. Dr. Adem Sözüer'in kuruldaki "Artık yargı yoluyla değil daha kestirme müdahale yapılmak isteniyor. Terörizmin finansmanı gibi suçlar, bazı ekonomik çıkar amaçlı suçlar gerekçe gösterilerek TMSF'den kayyım atanacak" ifadeleri hatırlatıldı.
Yaşananlardan sonra kayyım politikasının siyasetten sonra ekonomide de yerleşebileceği tartışmaları patlak verince Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) 16 Şubat 2025 tarihli bir açıklama yayımladı. TMSF, açıklamasında, mahkeme kararı olmadan bir şirkete “kayyım” olarak görevlendirilemeyeceklerini belirtti.
Son düzenlemeyle kendilerine yeni bir yetki verilmediğini savunan TMSF'nin açıklaması şu şekilde:
"Son günlerde belli bir çevre tarafından kasıtlı şekilde “TMSF’nin mahkeme kararı olmadan şirketlere el koyacağı”nın iddia edilmesi üzerine açıklama yapma zarureti doğmuştur. Mahkeme kararı olmadan TMSF bir şirkete “kayyım” olarak görevlendirilemez.
Resmi Gazete’de 4 Şubat 2025 tarihinde yayımlanan 7539 sayılı Kanunun 7. Maddesi ile getirilen yeni yasal düzenlemeye göre, TMSF’nin Ceza Muhakemeleri Kanunun (CMK) 133. maddesine göre kayyım olarak atanması durumunda, Bankacılık Kanunu’nda var olan yetkilerini kullanması mümkün hale gelmiştir.
Şirketlere kayyım atanması yeni bir düzenleme değildir. CMK’ya göre “kuvvetli şüphe” bulunması durumunda kanunlar çerçevesinde şirketlere kayyım atanmaktadır.
Kanun değişikliği ile TMSF sadece, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, silahlı örgüt ve silah sağlama ile Terörizmin Önlenmesini Sağlama Kanunu’nda düzenlenen terörizmin finansmanı suçlarının işlendiği hususunda kuvvetli şüphe bulunması halinde, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 133. ve 128. maddeleri gereğince mahkeme tarafından kayyım olarak atanabilecektir.
İddiaların aksine mahkeme kararı olmadan suça karışmamış şirketlere kayyım atanması söz konusu olmadığı gibi TMSF’nin hukuken belediyelere de kayyım olarak atanması mümkün değildir. Kanunda TMSF’ye daha önce görülmemiş yeni yetkiler verilmemiştir.
Özetle, son düzenlemeyle TMSF’nin görevlendirildiği şirketlerin etkin bir şekilde yönetilebilmesi için Bankacılık Kanununun tanımladığı, halihazırda var olan yetkilerinin kullanılabilmesine imkan sağlayacak 5 yıl süreli bir düzenleme yapılmıştır."
Gerçek Gündem