Her şey gece geç saatlerde yapılan tek bir paylaşımla başladı. Ne uzun bir açıklama vardı ne de detaylı bilgi… Sadece bir fotoğraf ve kısa bir not. Ama o bakış, o duruş, o anın ağırlığı, görenleri durdurmaya yetti.
Paylaşım dakikalar içinde yayıldı.
Yorumlar çoğaldı.
Tahminler arttı.
Kimileri onu bir emekçi, kimileri bir öğrenci, kimileri ise yaşananların sembolü olarak gördü. Uzmanlara göre bu tür kareler, toplumun ruh hâlini tam zamanında yakaladığında büyük bir etki yaratıyor. Sosyologlar, “Toplumsal duygu eşiği yüksekti, bu görüntü bir tetikleyici oldu” değerlendirmesinde bulunuyor.
Fotoğrafın ardından genç adamın kimliğiyle ilgili pek çok iddia ortaya atıldı. Yetkililer ve yakın çevreler, doğrulanmamış bilgilerin yayılmaması konusunda uyarılarda bulundu. Buna rağmen görüntünün etkisi azalmadı. Televizyon programlarında konuşuldu, köşe yazılarına taşındı, sanatçılar bu kareden ilhamla paylaşımlar yaptı.
İşin en çarpıcı yanı ise genç adamın yaşadığı ani görünürlük. Yakın çevresine göre kendisi de olanlara inanmakta zorlanıyor. Psikologlar, bu tür ani ilginin birey üzerinde ciddi psikolojik baskı yaratabileceğine dikkat çekiyor. Çünkü toplum, bir insanı sembole dönüştürdüğünde, onun kendi hikâyesini koruması zorlaşıyor.
Bugün gelinen noktada, o genç adam artık anonim değil. İsmi bilinse de bilinmese de, yüzü hafızalara kazındı. O fotoğraf, şimdiden bir dönemin ruhunu yansıtan kareler arasına girdi.
Türkiye, bu genci neden bu kadar sahiplendiğini belki yıllar sonra daha net anlayacak.
Ama bugün için kesin olan şu:
O karedeki genç adam artık sadece bir kişi değil, milyonların kendinden bir parça bulduğu bir simge.