Milletin bütün fertleri, çeşitli eylem, tören ve etkinliklerle bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri ve Türk devriminin önderi Mustafa Kemal Atatürk’ü anıyor. Ülkeye ve millî değerlere bağlılık gösterilerinin öne çıkan günlerinden olan 10 Kasım’da verilen mesajlarda Türk milleti, ezelden beri hür doğan, hür yaşayan ve ebediyete kadar da hür yaşayacak çelik iradesini yansıtıyor.
Basit gibi görünen duygulu ifadelerin arkasında, geleceğe gururla ve iyimserlikle bakmayı şart kılan büyük bir kuvvet yatıyor.
29 Ekim’de bazı radikal dincilerin sosyal medyada Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayan ve Atatürk’e sevgi gösteren muhafazakârlara linç girişimiyle başlayan kışkırtma yine hezimetle sonuçlandı.
Türkiye’de hiçbir belirleyici karşılığı olmayan bu azgın azınlık, son olarak Kocaeli Valiliğinin “10 Kasım’da camilerde Atatürk için mevlid okutulması genelgesi” üzerine tahrik denemelerinde bulundu. Pek çok tezviratı dolaşıma soktu. Millî bayram kutlamalarının ve Atatürk anma törenlerinin eğitim müfredatından çıkarılması için açıklama ve protestolar yaptı.
Başıbozuk güruhun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’ni hedef alması da göze çarptı. Marjinal isimlerin, MHP ile ittifakın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “Kemalistleştirdiği” şeklindeki nitelemesi ilginçti.
Cumhurbaşkanı’nı ve partisini tehdit edecek kadar dengelerini kaybetmişlerdi.
Elbette herkes ve icraatları eleştirilebilir. Ancak Atatürk’e ve ideallerine en ufak bir muhabbet besleyeni düşman belleyen bu anlayışın birtakım karanlık merkezlerin kontrolünde olduğu aşikâr.
Yapay zekâya ürettirilen yıkılmış Anıtkabir görseli paylaşımları ve şehit düşen bir özel hareket polisinin Türk bayrağına sarılı tabutuna yazılan “Kemalistleri bu ülkeden böyle göndereceğiz.” sözleri, bu çevrelerin Türkiye’yi iç cephede zayıf düşürmek isteyen odaklarla illiyet bağını ortaya koyuyor.
Kalkışmanın, terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma sürecinin kritik virajında, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) seçmeninin ve muhalif milliyetçi tabanın meseleye yönelik tereddütlerinin bilindiği bir ortamda, Cumhur İttifakı’na nifak tohumu saçarak devreye alınması, anlayana çok şey izah ediyor.
Aktüel olarak Türkiye’nin bütünleşmesini sabote etmenin peşindelerdi.
Büyük arzuda ise millî devleti yıkmak istiyorlar. Bu çevreler ve iplerini tutan odaklar, millî devleti taşıyan ideolojik unsurun Atatürk’ün altı okunda formülleşen (bugünkü CHP ile ilgisi olmayan) program olduğunu çok defa itiraf ettiler.
Bugün de sözde “Kemalizm”, “Atatürkçülük” eleştirilerini öne sürerek altı okun temel dayanağı milliyetçiliğin genetiğiyle oynamaya çalışıyorlar.
Fakat nafile bir çabanın içinde oldukları, 29 Ekim’de olduğu gibi 10 Kasım’da da görüldü. Ülkü Ocaklarının da 5-6 Kasım’da ortak bir tavırla bu kışkırtmaya “Dur!” demesi hevesleri yine kursakta bıraktı.
Tüm bu polemik ve çatışmaların yanında herkesin idrak etmesi gereken ve 90’lı yıllardan beri gelişerek geçerli olan yeni bir olgu var.
Temel çelişkinin küresel emperyalist güçler ile millî devletler arasında cereyan ettiği günümüzde, bütün siyasi kimlikler iki tarz-ı siyasete göre konumlanıyor. Yani ya Türkiye’den yanasın, ya emperyalistlerden. Ya millîsin, ya gayrimillî. Kemalist, Atatürkçü, milliyetçi, ülkücü, sosyalist, demokrat, muhafazakâr, liberal; ne olursa olsun üç tarz-ı siyaset geride kaldı. Ülkeler içindeki ve bölgesel çaptaki siyasi cepheler de bu çağda iki tarz-ı siyaset denklemine göre şekilleniyor.
Geçmişin yapay ayrışmalarını tasfiye kazanımı da göz önüne alındığında Türkiye ve Türk milleti ortak paydasında devlet ve toplum temelinin sağlamlaştırılması için herkes sorumlu davranmalı.
Milletin direnç kaynağına ve duygu birliğine saldıranları kimse korumamalı. Çünkü Atatürk sevgisi ve millî değerlere bağlılık, tamamıyla bir halk iradesidir.
Milletin refah ve kalkınmasını sağlayacak olan da, Filistinli mazlumun hakkını savunacak olan da, coğrafyada huzur ve barışı temin edecek olan da bu halkın büyük bir değer olarak benimsediği Atatürk’ün öncülüğünde kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletidir.
Türk milleti var oldukça Atatürk baş köşede olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti yaşadıkça Atatürk yaşayacaktır.
Yedi düvel bir olsa, yine de bu tarihin hakkından gelemez.
Tam bağımsız ve gerçekten demokratik; üreten, birleşen, aydınlık Türkiye tamamlanacaktır.
Aydınlık
Anketlere göre Akıncı gidici7 izlenme
FAYDALARI SAYMAKLA BİTMEYEN ŞİFALI BİTKİ..13 izlenme
Ünlü sanatçımız5 izlenme
Maduro televizyonda açıkladı: Trump'ın Venezuela'ya savaş nedeni petrol....7 izlenme
Atatürk için 'Zurnanın son deliğiydi' diyen Akit TV sunucusu hakkında suç duyurusu!12 izlenme
CHP 1 Mayıs için Taksim'e çağırdı12 izlenme
Uyuşturucuya karşı Anneler Hareketi14 izlenme
Yerel seçimde CHP'nin kazandığı bölgelerde reklam gelirleri kesilen yandaş Sabah'ta şok gelişme7 izlenme
Bir eczanede çalışıyorum. İçeri bir çocuk girdi. Güler yüzlü, etrafına neşe saçan,düzgün görünümlü bir gençti.
Çin’den Pendik’e ‘akıllı’ yatırım yolda
AKP kurucusu olan isim: Yozlaşma, yolsuzluk, yasaklar... Yıldık
SON DAKİKA: Aydın Didim'de CHP'li belediye Rum Ortodoks kilisesinin 2 kapısına duvar ördü