ŞAFAK ERDEM
Ukrayna’daki son gelişmeleri Maltepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal’a sorduk.
Gidişat tehlikeli. Her şey olabilir. Gelen haberler çatışma çıkma noktasına yakın görünüyor. Tabii haberlerin bir kısmının manipülatif olabileceğini göz ardı etmemek gerekir. İlla savaş çıkacağı anlamına gelmez, fakat bu da bir ihtimal.
En üzücü nokta ABD ve İngiltere’nin Ukrayna’yı Minsk Anlaşmaları’nı müzakereye teşvik etmemesi, tam aksi yönde tahriklerde bulunması. Gerginliğin azalması için yapılması gereken bu müzakarelerin yapılması ve uygulamaya konulması.
Birincisi; Biden ABD Başkanı gibi değil de Kremlin sözcüsü gibi hareket ediyor. “Putin işgale karar verdi” gibi Kremlin adına açıklamalar yapıyor. Bu çok garip bir durum. ABD eski Moskova Büyükelçisi Jack Foust Matlock şunu söyledi: “Bir ABD Başkanı’nın basına şu saatte açıklama yapacağım deyip sonra açıklamasında çıkıp da ‘Putin şu gün işgal edecek’ demesi çok garip.”
İkincisi; ABD savaşı kışkırtıyor mu? Evet, hem de fena halde. ABD ve İngiltere bu noktaya şu yoldan Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtıp Avrupa’da bir bütünlük oluşturmak istedikleri için geldi. Bütün Avrupa’nın Rusya’ya yaptırım siyasetine yöneleceğini farz ettiler. Ama bu doğru çıkmadı. Aslında bu geçen Nisan ayında belliydi, Merkel Kuzey Akım 2’yi kapsayan yaptırıma karşı olduğunu söylemişti. Buna rağmen ABD ve İngiltere krizi tırmandırmaya devam etti ve krizi içinden çıkılmaz hale getirdi. Putin’in ABD ve İngiltere’yi restleşmeye götüreceğini hesap etmediler. Rusya askeri üstünlüğe sahip olduğu için meydan okudu. Rusya şu anda nükleer silahlarda dünyanın birinci gücü. Nükleer silah sayı ve kapasitesinde ABD’nin önüne geçti. Hipersonik füzelerde, havadan karaya ve denize atılan füzelerde, karadan karaya atılan füzelerde çok üstün durumdalar. Diğer NATO ülkeleri böyle bir savaşa girmek istemiyor. Sonuç olarak; Rusya’nın böyle bir meydan okumasını beklemeyen ABD ve İngiltere, nasıl geri adım atacaklarını bilmedikleri için kışkırtmalara başladılar.
Rusya’ya ekonomik yaptırımdan söz ediliyor ama bunun süresi ve kapsamı belirsiz. Örneğin İtalya Başbakanı Putin’le görüşüp savaş çıksa bile İtalya’ya gaz sevkiyatına tam olarak devam edilmesi için söz aldığını söyledi ve yaptırım olsa bile bunun enerji sektörünü kapsamaması gerektiğini belirtti.
ABD Ukrayna’yı gözden çıkardı. Şöyle bir varsayımı var ABD’nin: Rusya Ukrayna’yı işgal etsin ve Ukrayna Rusya için bir tür Afganistan’a dönüşsün. Fakat Ukrayna’dan Afganistan çıkmaz. Coğrafyası ve halkı buna müsait değil. Uluslararası koşullar da buna el vermez. Artık çok kutuplu bir dünyadayız.
ABD ve İngiltere’nin krizi bu kadar zorlaması ve Rusya’yı bütün NATO’nun düşmanı yapmaya çalışmaları yanlış. Örneğin Rusya’yla çok sayıda iş birliği alanında buluşmuş Türkiye yaptırımlara dahil olur mu? Olmaz tabii ki. Biden’ın ciddi bir uluslararası stratejik yol haritası yok. ABD eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, CNN’ye verdiği röportajda “Biden’un Ukrayna’daki politikası nedir?” sorusuna “Biden’ın politikası yok, hiçbir şeyden haberi yok. Politikası olsa Türkiye’yi yanına almaya çalışır.” diye yanıt verdi. Biden’ın tek özelliği Türk ve Türkiye düşmanı olması.
Zelenskiy’in Münih Güvenlik Zirvesi’ndeki konuşması da vaziyeti ortaya koyuyor. Özetle ABD’ye “Açık konuşmuyorsunuz, bizi ortada bırakıyorsunuz.” dedi.
Öncelikle provakasyona çok açık bir bölgeden söz ettiğimizi göz önünde bulundurmamız gerekir. Zelenskiy ve hükümeti, ABD ve İngiltere’nin Ukrayna’yı piyon haline getirdiğini görmeye başladı. Fakat uzun süre piyon olarak kullanıldıkları ve hala kullanılmaya devam ettiği de bir gerçek. Bu nedenle bir çırpıda ABD ve İngiltere’ye “Biz sizle iş birliğine son veriyoruz, Rusya’yla kendimiz anlaşacağız.” diyemiyorlar. Arada kalmış durumdalar. Ukrayna iradesi kendi elinde olmayan bir hükümet görüntüsü veriyor. Ukrayna Londra Büyükelçisi “NATO üyeliğinden vazgeçebiliriz” açıklaması yaptığında Ukrayna hükümeti bunu yalanladı. Bence bu yalanlamayı ABD ve İngiltere’nin zorlamasıyla yaptılar. Rusya yönetiminin sürekli ifade ettiği şey de bu duruma işaret ediyor: Ukrayna’yı Ukraynalılar yönetmiyor, tepkimiz bu yüzden sert.
29 Eylül’deki ErdoğanPutin zirvesinden sonra Türkiye’nin izlediği politika gayet yerinde. Türkiye Dışişleri Bakanlığı devre dışı bırakıldı. Dışişleri Bakanı’nın Ukrayna Dışişleri Bakanı’yla bir araya gelerek Rusya karşıtı açıklamalar yapma süreci büyük oranda sona ermiş durumda. Bu yerinde bir hamle. Türkiye’nin büyük çaplı arabuluculuğunun mümkün olmadığını düşünüyorum. Bunu çok fazla dile getirmenin doğru olup olmadığından da emin değilim. Diğer taraftan dar bir alanda arabuluculuk olabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, MoskovaKiev arasında mekik diplomasisi yürüterek Minsk Anlaşmaları’nın müzakere edilmesini sağlayabilir ve böylece gerilimi düşürebilir. Buna ABD ve İngiltere izin verir mi? Bundan emin değilim.
Türkiye Ukrayna’ya şunları diyebilir: “Biz NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip ülkeyiz, NATO’nun içinde neler döndüğünü gayet iyi biliriz. Senin NATO’ya alınman diye bir şey söz konusu değil. Sana doğruları söylemiyorlar, seni oyalıyorlar. Eğer Rusya’yla çatışmaya girerseniz bizle yürüttüğünüz iş birliği de zora girer. Örneğin sizinle drone üretemeyiz, size SİHA sevk edemeyiz.”
Bu şekilde Türkiye, Ukrayna’nın gerilimi düşürüp Rusya’yla müzakereye başlaması için etkide bulunabilir. Bu adımlar atıldığında sonuç alınmasa bile Türkiye Rusya’ya Montrö Anlaşması’na sadık olduğunu, tam bir tarafsızlık politikası izlediğini göstermiş olacaktır. Bu Türkiye ile Rusya arasındaki gelecekte yapılacak iş birlikleri için önemli.
Kremlin Rusya'nın Ukrayna'yı işgal edeceği iddialarını 'provokasyon' olarak tanımladı. Kremlin Sözcüsü Peskov, Donbass'taki gerilimin tavan yaptığını ve herhangi bir kıvılcım ya da provokasyonun onarılamaz sonuçlara yol açabileceğini belirtti.
“16 Şubat’ta Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” açıklaması boşa düşen ABD yönetiminden yeni işgal tarihleri gelmeye devam ediyor. Biden son yaptığı açıklamada “Putin'in Ukrayna’yı işgal etmeye karar verdiğini ve gelecek hafta saldırmayı planladığını düşünüyoruz.” dedi.
Münih Güvenlik Konferansı’nda konuşan Zelenskiy dikkat çeken açıklamalarda bulundu. “Rusya işgal edecek” söylemlerine ilişkin “Dünya, savaş istemediğini söylerken, Rusya da müdahale etmek istemediğini söylüyor. Burada biri yalan söylüyor.” dedi.
ABD'ye istihbarat desteği için teşekkür eden Zelenskiy diğer yandan "Yine de benim güvendiğim istihbarat kendi istihbaratımdır.” şeklinde konuştu.
Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson BBC’ye Ukrayna krizine ilişkin açıklamalarda bulundu. Johnson elindeki istihbaratın, Rusya'nın Kiev'i kuşatacak bir işgal başlatma amacında olduğunu gösterdiğini söyledi. İngiliz lider, Biden’ın Batılı liderlere, Rus kuvvetlerinin Ukrayna'ya sadece Donbass üzerinden değil, Belarus ve Kiev çevresindeki bölgeden de girmeyi planladığını söylediğini aktardı.
Johnson, Putin'in mantıklı düşünemediğini iddia etti. Rusya işgalini önlemek içinse yaptırımın yeterli olmadığını belirtti ve "Korkarım ki Rusya’nın planı 1945'ten bu yana Avrupa'daki en büyük savaş olabilecek bir plan.” dedi.
Küba’dan NATO’nun Rusya’ya doğru genişleme politikasına tepki geldi. Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez yaptığı açıklamada” ABD hükümeti tarafından Rusya'ya karşı tetiklenen medya ve propaganda histerisini güçlü bir şekilde reddediyoruz. NATO'nun kardeş ülkemiz sınırlarına doğru genişlemesine karşı çıkıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Aydınlık