TEVFİK KADAN
Suriye'de 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından 6 milyon Suriyeli ülke dışına çıktı, 7 milyon Suriyeli ülke içinde yer değiştirmek zorunda kaldı. Özellikle DEAŞ saldırılarının yoğunlaştığı 20142015 yılları arasında ülkede kitlesel göçler yaşandı. Bir yandan Rakka, Dabık gibi kentlerde DEAŞ katliamları yaşanırken; bir yandan da PKK/PYD hakimiyet alanını genişletmek için Tel Abyad, Resulayn, Münbiç ve Haseke gibi kentlerden Arapları kovmaya başladı. Bu dönemde özellikle sınır kentlerinden Türkiye'ye sığınanların sayısı 4 milyonu aştı. 170'den fazla terör örgütü, ülkenin 3'te 2'sinde kontrolü ele aldı.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, savaşın dönüm noktası sorulduğunda “Halep'in geri alınması” diyor. 2016'da Halep'in kurtarılmasıyla birlikte terör örgütleri gerilemeye başladı. Rusya'nın savaşa dahil olması Suriye'nin ilerleyişini hızlandırdı. Üstüne bir de Türkiye sahaya çıkınca, DEAŞ yerle bir edildi. Sadece Fırat Kalkanı Harekâtı'nda 4 bin DEAŞ'lı öldürüldü. Cerablus, Azez, Bab gibi sınır kentleri terörden temizlendi. Ardından Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları ile PKK/PYD'ye önemli bir darbe vuruldu. Böylece Suriye sahasındaki hava döndü, Şam yönetimi yeniden kontrolü ele almaya başladı. Doğu Guta, Dera, Duma ve Kuneytra gibi kritik bölgelerde güvenlik sağlandı. Suriye Hükümeti'ne güven arttı, Beşar Esad'ın silahla yıkılamayacağı tüm dünyada kabul görmeye başladı. Çin ve Rusya, ülkenin yeniden imarı için çeşitli adımlar atarken, Arap diplomatlar da bir bir Şam'a dönmeye başladı.
Beşar Esad, 2021'de büyük bir halk desteği ile 4. kez Cumhurbaşkanı seçildi. Esad'ın zaferinin ardından Suriye'nin pek çok kentinde büyük sevinç gösterileri düzenlendi. Zaferin ardından halka seslenen Esad, “Kendisini aldatan ve vatanın düşüşüne, devletin çöküşüne dair bahse giren herkese, vatanın bağrına geri dönme çağrısı yapıyorum.” dedi. Esad, son birkaç yılda yüz binlerce Suriyelinin evlerine döndüğünü hatırlatarak, geri dönen her “evladın” vatanın inşasına katkıda bulunmak için gayretle çalıştığını söyledi.
Esad, yurt dışındaki Suriyelilerin ezici çoğunluğunun siyasi istismar için başka ülkelerin ajandalarında yer almayı reddettiklerini ve anavatanlarına dönmeye her zamankinden daha istekli olduklarını bildirdi. Fakat Batılı ülkelerin Suriyeli sığınmacıların döüşünü engellediklerini kaydeden Esad, bu insani sorunun “en korkunç biçimde siyasi pazarlık konusu” yapıldığını belirtti.
Suriye yönetimi, askeri ve siyasi başarısının ardından ülkede normalleşme için önemli adımlar attı. 10 yılda tam 10 af çıkaran Şam Hükümeti, 11'nci af için çok daha geniş bir paket hazırladı. Kimileri Esad yönetiminin her yıl benzer çağrılar yaparak af kararları aldığını iddia etse de, uzmanlar son af kararının diğerlerinden farklı olduğunu belirtiyor. Çünkü bundan önceki af kararları, genel olarak bazı yerel uzlaşılara, silahlı yapılardan ayrılıp devletin yanına geçen muhaliflere dokunmamak adına bir yasal çerçeve teşkil ediyordu. Fakat bu kez ilan edilen af kararında, yerel değil toplumsal bir uzlaşı aranıyor. Artık Şam yönetimi; asker eksiğini kapatmak isteyen bir hükümet gibi değil, ülkeyi yeniden inşa ederek kalkınmayı sağlayacak bir yönetim gibi davranıyor. Son olarak 2 Mayıs 2021 tarihinde çıkarılan kararname ile, bu tarihten önce işlenen suçlar için genel af ilan edildi. Bu kararla devlet, kendi alacaklarından tamamıyla feragat etti.
Af kararının ardından Suriye Hükümeti, savaş nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan Suriyelilerin geri dönüşü, bölgede hayatın yeniden canlandırılması ve istikrarın tesisi için çeşitli bölgelerde Ulusal Anlaşma Merkezleri kurdu. Bu merkezlere başvuran Suriyelilere idari işler ve güvenlik konusunda yardım sağlanıyor, yasal yerleşim izinleri verilerek devletin imkanlarından faydalanmalarının önü açılıyor. Rakka, Deyrezor ve Halep'te kurulan merkezlere oldukça yoğun başvuru olduğu bildiriliyor. Bazı aileler de çocuklarının geri dönüşü için bu merkezlere geliyor. Bir şekilde isyana karışanlar devletle yeniden barışıyor. Yıllarca terör gruplarının ve Amerikan işgal kuvvetlerinin desteklediği teröristlerin zulmü altında yaşayanlar, Ulusal Anlaşma Merkezlerine akın ediyor. Devlet yetkilileri ise çok sayıda yerleşim yerinin 'terörden arındırılmış bölge' ilan edildiğini ve buralara yerleşim için gerekli tüm olanakların sağladığını bildiriyor.
Suriye'de giderek normalleşen durumla ilgili sığınmacılar yeterli bilgiye ulaşamıyor. Batı medyası ile Türk basını, geri dönenlerin yargılandığını, cezalandırıldığını hatta öldürüldüğünü ileri sürüyor. Uluslararsı Af Örgütü, yayınladığı sözde raporlarla “Suriye'de rejim güçlerinin geri dönen Suriyelileri alıkoyduğunu, zorla kaybettiğini ve cinsel şiddet dahil işkence yaptığını” belirten kampanyalar yürütüyor.
Bu yalan kampanyasıyla ilgili önceki gün bir açıklama yapan Suriye Yerel İdare ve Çevre Bakanı Hüseyin Mahluf ise, “Amerika Birleşik Devletleri'nin yerinden edilen Suriyelilerin geri dönüşünü engellediğini” belirtiyor. Mahluf, Suriye’ye uygulanan yasa dışı yaptırımların da geri dönme çabalarını önemli ölçüde baltaladığını bildiriyor.
Türkiye’de geçici koruma kapsamında yaşayan Suriyelilerin kendi istekleri ile ülkelerine geri dönme hakları bulunuyor. Suriyelilerden ülkelerine gönüllü geri dönüş yapmak isteyenler, bulunduğu ildeki Göç İdaresi Başkanlığına başvuru yaparak işlemlerini başlatabiliyor.
Gönüllü geri dönüş başvurusu için kayıtlı olunan ildeki Göç İdaresine gidilerek talep oluşturmak gerekiyor. Gönüllü Geri Dönüş formu doldurulup onaylandıktan sonra da, Türkiye’den çıkış için son bir tarih ve yol izin belgesi alınıyor. Belirlenen sınır kapısından çıkış yapılarak Suriye’ye geri dönüş sağlanıyor. Suriye'de ise Ulusal Anlaşma Merkezleri aracılığıyla güvenli bir bölgeye yerleşmek ve yeni bir hayata başlamak mümkün.
Ankara ile Şam'ın anlaşması durumunda ise Suriyelilerin geri dönüşünün çok daha kolaylaşabileceği belirtiliyor. Türkiye'nin öncelikle hangi sığınmacıların Suriye'deki hangi bölgelerden geldiğini tespit etmesi ve terörden temizlenen yerlere dönüş için Suriye Hükümeti ile temasa geçmesi gerekiyor. İdlib ve Münbiç gibi işgalin devam ettiği bölgelerden kaçanların da, Suriye'nin belirleyeceği güvenli bölgelere dönüşü sağlanabilir. Bu güvenli bölgelerin ayağa kaldırılması ve barınma, sağlık, eğitim gibi hizmetlerin eksiksiz verilmesi de yine iki ülkenin elbirliği ile çözülebilir.