Haberin devamı için resime tıklayın
Seyirciye sinirden tırnak yedirmesi, ünlü oyuncu Murat Aygen’in ne denli yetenekli bir oyuncu olduğunu da gözler önüne seriyor. Peki ama her defasında Doktor Tanju olarak yargıladığımız Murat Aygen, gerçek hayatta nasıl biri?48 yaşındaki başarılı oyuncu, kameraların arkasında sevgi dolu bir baba…
Medcezir’de, ‘Gamze’ karakterini canlandırmış olan Aygen, dizide eşi Murat Aygen ile birlikte yer almıştı.Birbirlerine olan sevgilerini her fırsatta dile getiren çiftin, Nil isminde bir de kızları bulunuyor.Murat Aygen ve eşi, Instagram hesaplarından aile yaşantılarına dair bol bol fotoğraf paylaşıyor.
Ailesi: Diyarbakır’da doğdu, İstanbul’da büyüdü. Asıl adı Murat Ağlatçı’dır. 2010 yılında kendisi gibi oyuncu Nihan Aslı Elmas ile evlendi. Çiftin Nil adında bir kız çocuğu var.
Yeri hala sıcaktır. O andaki mutluluk hissiyle, ben bunu herkese yaptırmalıyım hissini beraber yaşadığımı çok net hatırlıyorum. Ama elbette hayatımı bunun üzerine kurgulamadım. Çocuklukta o kadar çok hayal kuruyoruz ki en büyük hayalim neydi aslında pek hatırlamıyorum. Ama gelip oyunculukta ve tasarımda karar kıldığıma göre hayali en çok ağır basanlar bunlar olmuş demek ki. Ben tesadüflere inanırım. Beni oyunculuğa iten tesadüfler zinciri, bu konuda kurduğum hayaller doğrultusunda algılarımın açık olmasından dolayı olmuş diye düşünüyorum.”
Eğitim hayatı: 1992 yılında İstanbul Üniversitesi Biyoloji, 1998 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikal Tiyatro Oyunculuğu, 2002 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Yüksek Lisans bölümlerinde eğitim aldı.
Kariyeri: 2000 – 2001 yıllarında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarında Opera ve Müzikal Bölümünde Şan öğretim üyesi, 2000 – 2004 yılları arasında İstanbul Kültür Üniversitesinde Tiyatro Tekniği öğretim üyesi olarak görev yaptı.1985 yılından beri reklam sektöründe oyuncu, metin yazarı, sanat yönetmeni, süpervizör, yardımcı yönetmen, dublaj sanatçısı, 1998 yılından beri de sinema ve televizyon sektöründe oyuncu olarak çalışmakta.
Kişilik özellikleri: İstanbul’da büyüdü. Matematik, sanat, tasarım ve spor hep vazgeçilmezleri oldu. “Aklımın sınırlarını zorlayan her şey çok ilgimi çeker. Sevgiyi ve bunu paylaşmayı çok seviyor ve önemsiyorum. Benim için hayattaki en değerli şey bilgi ve zamandır. Tüm hayatımı, daha çok bilgilenebilmek adına, iyi bir öğrenci olmak için çalışarak geçirdim. Sahip olduğum bilgiyi ise; başkalarına aktararak daha çok sahiplenmeye uğraşıyorum. Zaman ise çok rahat harcamamamız gereken, çok önemli bir kavram. Zira matematiksel olarak bölebilsen de hiç durmadan toplanan bir kavram olduğu için boşa harcamamamız gerekiyor.
Mesela ben 20’li yaşlarımı hatırlayabilirim ama bir daha asla 20’li yaşlarda olamayacağım. O yüzden pişmanlık yaşamamak adına zamanın tadını çıkarmakta ve güzel değerlendirmekte fayda var. Bu anlamda pişmanlıklarım çok ondan söylüyorum. Şu an oyuncu, eğitimci ve işadamı kimliklerimle çalışma hayatı içerisinde olan bir babayım. “
. Tüm bunlar oyunculukta canlandırdığım karakterleri mutlaka besliyordur.”
Aşka bakışı: “Aşk başkasının görmediğini sadece senin görmendir. Aşk benim için eşim Nihan ve kızım Nil’dir. Aşkın bende başka bir tanımı yok. Nihan, benim için Milad. 2010 yılında onu gördüğüm an’ karım, çocuklarımın annesi olacak’ dedim. Bir proje hazırlıyordum. O projede seçmelere gelmişti. Her adayın on dakikası vardı. O kapıdan girdiği ilk dakikada ben hayatımın bu şekilde olacağını kafamda kurmuştum. Üç kez seçmelere girdi, çalışmaya başladık, hemen düşüncemi söyledim: ‘Sen bayağı benim karımsın, acil evlenmemiz lazım.’ Bunun bir olgunluk mertebesi olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu cümleyi her zaman her ilişkide kuruyoruz, hissediyoruz. Ama bir gün bir şey oluyor kendini çok mutlu, cesur, güçlü, iyi ve güvende hissediyorsun. Her şeyi yapabilecek gibi oluyorsun, o zaman anlıyorsun. Her şeyini açık seçik paylaşıp, açık seçik yaşayabiliyorsun. Yani bir şeyi tanımlamıyorsun, neyse o oluyor ve sen de kabul ediyorsun.”
Hayata bakışı: 2010 yılı hayatının miladı oldu kendi deyimiyle, hayatında ki en büyük temizliği yaptı. “Çok yoğun bir tempon olduğunda, yaşamındaki bulanıklığı pek fark edemiyorsun. Hele bir de özel hayatın düzensiz ve sevgisiz ise hiç şansın kalmıyor. Ve bu bulanıklıktan uzaklaşmak için hep biraz daha yüzeye çıkıyorsun, haliyle gayet yüzeysel yaşayıp derinliğini kaybetmeye başlıyorsun. Haliyle hayatında hiç ihtiyacın olmayan pek çok şey de senin yanında birikiyor. 2010 yılında ise ‘Kramp Projesi’ni yapmak üzere bir sınav açtım. Sınavın ikinci gününde Nihan Aslı Elmas kapıdan içeri girdi ve
kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. Sınavın ilk aşamasındaki 10 dakikalık süre içerisinde kendisinden o kadar çok etkilendim ki kendimi hiç hissetmediğim kadar cesur ve güçlü hissettim. Bu o kadar saf ve temiz bir duyguydu ki; etrafımda görmediğim, bana zarar verdiğini sonradan anladığım pek çok şey, acılı/acısız hayatımdan çıkmaya başladı. Çıkmamak isteyenleri de büyük bir kararlılıkla ben çıkarmaya sebep oldum. Bir miktar kırık dökük olmuştur elbette ama kimse de kusura bakmasın. Herkese tavsiye ederim. En temel önerim, etrafındaki senin yoran karmaşayı fark ettiğinde, onu besleyen damarı -sana zor ve acı gelse de- beslemeyeceksin. O da kuruyup düşecek. Kesip atmayacaksın, kendisinin kuruyup düşmesini bekleyeceksin.”
Baba olmak hayatına ne kattı? Baba olmayı ‘müthiş bir deneyim’ olarak tanımlıyor. “Senden çıkan bir parça olduğu için, müthiş bir deneyim. Bu kadar küçük olup, bu kadar çok şey yapan bir insanla aynı evin içerisinde bulunmak çok ilginç geliyor bana. Nil’in babası olmak harika bir his, kendimi bir öğrenci gibi hissediyorum. Çocuğunuza vermeyeceğiniz hiçbir şeyi yemeyin, yapmayın ve yaptırmayın. O zaman daha çok şey paylaşabiliyorsun. Biz bir şeyi yasaklamadık, o da bir şeyi kurcalamaya çalışmadı. Taş meraklısı, taşları topluyor. Yani çocukların mutlaka bir şeylere merakları oluyor, onları takip etmeye çalışın. Bu yanlıştır bu doğrudur diye bir şey yok. Bizden farklı değiller, sadece küçükler. Üstelik çok daha fazla bilgiye sahipler. Biz o kadar cesarete de tecrübeye de sahip değiliz. Doğumdan ziyade doğmuş olmak ve büyümeye başlamak çok zor, ona da hayatı zorlaştırmamak lazım. Bırakın kendisi öğrensin. Bir şey seyrettirdiğiniz zaman küçük ekranları, gözün başka şeyleri algılayabileceği şekilde seyrettirmeyi tercih edin. Biz öyle yapıyoruz. Böylece gözü rahatsız eden mavi ışığın etkisi, diğer renk ve ışıklarla karışınca azalıyor. İçindekileri de seçerek izletiyoruz. Paylaşım çok önemli. Önemseyin. Çocuk bumerang gibi, nasıl atarsan öyle geri geliyor. Çocuk yaptığınız her şeyi önünüze koyuyor, bu da şimdi nerden çıktı demeyin, sizden öğrendiğiyle karşınıza geliyor. Çünkü tek öğrenme kaynağı var ve o da sizsiniz. Bunu çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Bir oyuncaktan iki tane almışlığımız vardır, çünkü birini söküp tekrar takıyorduk. Bu motor gelişimi için çok önemli. Kafasının çalışmasının çeşitliliği açısından onlarla birlikte bu tarz aktiviteler yapsınlar derim.”
Adliyede Film Gibi Vurgun!
Eve Karınca Girmesinin 7 İşareti
Müge Anlı Sami Kırkuşu