Gelin Gülizar, ağanın yollarını ayırır, gözlerini kapatır, eli uzatır. Ağa, kıkırdayarak bir şey tutuşturur eline. Gülizar merakla parmaklarını yoklar, ama ne katıldıklarını anlayamıyorlar. Yumuşak mı sert mi, sıcak mı soğuk mu, bir tuhaf! — “Kayınbabacığım, bu ne?” diye soruyor, gözler hala mevcut. Ağa, sessizliği iyice kalınlaştırıp, sırıtarak: — “Bu, ineğin olmaması! Sağlamaya başlayın, bakalım marifetin!” Gülizar, işi ciddiye alır, sıkmaya başlar. Ama bir gariplik var