Çocuklarım, babalarını çok özlemişlerdi. Küçük kızım Elif, her akşam “Baba ne zaman gelecek?” diye soruyordu. Oğlum Ali ise içine kapanmış, sessizleşmişti. Onlara güçlü görünmeye çalışıyordum, ama içim paramparçaydı. Mehmet’in yokluğu, sadece bir eş değil, aynı zamanda bir baba, bir dost, bir destek kaynağıydı.
Bir gün, Mehmet’in eski ceketini dolaptan çıkardım. Üzerinde hala onun kokusu vardı. O ceketi giyip, onun gibi güçlü olmaya çalıştım. Ama ne kadar uğraşırsam uğraşayım, içimdeki boşluk dolmuyordu. Mehmet’in yokluğu, her geçen gün daha da ağır geliyordu.