Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), geçen hafta Kenya ile Somali arasındaki deniz sınırı anlaşmazlığına ilişkin davada alınan kararı açıkladı. ICJ Başkanı Joan Donoghue, Kenya'nın deniz sınırı iddialarının adil bir paylaşım oluşturmadığını, bu yüzden iki ülke arasındaki deniz sınırını "adalet ve eşitlik prensibine" göre Divan'ın belirlediğini duyurdu. Buna göre iki ülke arasında paylaştırılan ihtilaflı alanın büyük bölümü Somali'ye verilirken, küçük bir kısmı Kenya'ya bırakıldı.
Ayrıca Divan, Kenya'nın, sınırını, Somali'nin aleyhine olacak şekilde kıyı şeridinde yaklaşık 45 derecelik bir açıyla ilerlemesi talebini reddetti. Divan, Kenya'nın Somali ile aralarındaki deniz sınırına ilişkin anlaşma olduğu şeklindeki temel iddiasını da kabul etmedi. Divan, Kenya'nın bugüne kadar ihtilaflı deniz alanlarında yaptığı petrol ve gaz faaliyetlerini ise Somali'nin egemenlik haklarının ihlali olarak değerlendirmeyerek, Somali'nin tazminat talebini kabul etmedi.
Karar Somali'de sevinçle karşılanırken, Kenya çok sert tepki gösterdi. Kenya temsilcileri duruşmaya katılmayarak kararı protesto ederken, Kenya Hükümeti de kararı tanımayacağını belirterek Divan'ı taraflı olmakla suçladı. Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta yaptığı açıklamada, kararın sürpriz olmadığını ve Afrika Boynuzu’ndaki etkilerinden son derece endişeli olduklarını ifade etti. Kararı tümüyle reddettiklerini ve tanımadıklarını kaydeden Kenyatta, ülkesinin kendi topraklarını korumasının en asli hakkı olduğunu ancak diplomatik çözümden yana olduklarını belirtti. Kenyatta ayrıca ICJ’nin kendi yetki alanı dışına çıkarak kendi kuruluş amacını da ihlal ettiğini vurguladı.
Karara her ne kadar Somali sevinmiş, Kenya üzülmüş olsa da, aslında Kenya'nın hak ettiğinden fazlasını aldığı değerlendiriliyor. Kararı inceleyen TÜRK DEGS araştırmacısı Tolga Abdullah Çoğuz, “Her ne kadar Somali lehine karar verilmiş olduğu görülse de, dava ve süreç tamamen Kenya’nın taleplerine ilişkin geliştiğinden, dava sonucunda Kenya’nın taleplerinin bir kısmının karşılandığı söylenebilecektir.” diyor. Çoğuz'ın incelemesi şöyle:
“Somali, 28 Ağustos 2014 tarihinde, Hint Okyanusu'nda Kenya ile arasındaki deniz sınırlandırması konusunda Kenya aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’na başvuru yapmıştır. Somali bu başvurusunda, uluslararası hukuk temelinde, iki ülke arasındaki 200 deniz milinin de ötesini kapsayacak şekilde tüm deniz sınırlarının belirlenmesi talep etmiştir. Mahkeme 12 Ekim 2021 tarihinde dava hakkındaki kararını açıklamıştır. Buna göre;
“Mahkemenin kararı incelendiğinde, anlaşmazlığın Somali iddialarına daha yakın bir şekilde sonuçlandığı görülmektedir. Mahkeme anlaşmazlığa konu alanın büyük bölümünün Somali deniz yetki alanı içerisinde kalmasında hükmetmiştir. Bu açıdan bakıldığında Somali’nin kararda avantaj elde ettiği düşünülebilecektir. Kenya, güney komşusu olan Tanzanya ile de deniz sınırını, SomaliKenya davasında talep ettiğine benzer bir paralel hat ile belirlemiştir. Bundan dolayı kuzey komşusu olan Somali ile de sınırın bu şekilde oluşturulması gerektiğini savunmuştur. Oysa iki ülke arasındaki deniz sınırının belirlenmesi için en hakkaniyetli çözümün ortay hat ile olması gerekmektedir.
“Sonuç olarak kararda her ne kadar Somali lehine karar verilmiş olduğu görülse de, dava ve süreç tamamen Kenya’nın taleplerine ilişkin geliştiğinden, dava sonucunda Kenya’nın taleplerinin az da olsa bir kısmın karşılandığı söylenebilecektir.”
Konuyla ilgili Aydınlık'a değerlendirmelerde bulunan Amiral Cihat Yaycı ise şunları söylüyor: “Tahkim mahkemeleri siyasi, ad hoc toplanıyor ve kararları içtihat oluşturmuyor. Yani bir kararı diğerine emsal gösterilemiyor. O nedenle hiç güvenilir değil. Üstelik 3 hakim seçiliyor; 1 er tane taraflar, 1’ni güya tarafsız olarak BM atıyor. Ben bu kamu diplomasisi ile bizim seçtiğimiz hakimin bile lehimize oy vereceğinden şüphe ederim. Üstelik tahkime gitmek için 1015 yıllık bir tahkimname hazırlığı gerekir ki, maalesef bizde bu konuda yetişmiş adam hiç yok.”
Uluslararası Adalet Divanı'nın SomaliKenya davası kararı, mahkemenin Kenya'nın maksimalist iddiaları ile Somali'nin haklı talebinin arasının bulunduğunu gösteriyor. Bu da ileride Türkiye ile Yunanistan arasındaki bir mahkemede, Yunanistan'ın istediğini alamasa da hak ettiğinden fazlasını alabileceğini gösteriyor. Tam da bu nedenle Türkiye'nin Adalar Denizi'nde Lozan'ı hatırlatarak 3 mil rejimini gündeme getirmesi, deniz yetki alanları konusunda da savunmacı değil proaktif bir siyaset izlemesi gerektiğini gösteriyor. Mahkemeye gitmeden önce yapmamız gereken çok iş var.
İki ülke, Hint Okyanusu'na bakan, zengin petrol ve gaz yataklarına sahip olduğu ileri sürülen kıyılar üzerinde uzun süredir anlaşmazlık yaşıyor.
Somali, iki ülkenin Hint Okyanusu'ndaki deniz sınırının Somali'nin kara sınırı ile aynı yönde ilerlemesi gerektiğini savunurken, Kenya, sınırın Somali'nin aleyhine olacak şekilde kıyı şeridinde yaklaşık 45 derecelik bir açıyla ilerlemesi gerektiğini iddia ediyordu.
Anlaşmazlığın çözümü için Somali ve Kenya, Uluslararası Adalet Divanı'na başvurmuş ancak ilk duruşması Eylül 2019'da görülmesi gereken dava, Kenya'nın talebiyle defalarca ertelenmişti.
Somali hükümeti, 11 Şubat’ta, Kenya'nın deniz sınırı anlaşmazlığı davasını erteleme talebine tepki göstererek, Kenya'yı Somali topraklarını gasbetmeye çalışmakla suçlamıştı.
Cumhurbaşkanı’na hakaretle suçlanan avukat tutuklandı!11 izlenme
Turpun büyüğü 100 gündür yazılamadı! İddianame yok İmamoğlu hâlâ Silivri'de4 izlenme
İzmir'de otel odasında sır ölüm7 izlenme
AKP’de Yeneroğlu sancısı! En az 10 vekilin daha istifası konuşuluyor7 izlenme
Ekmek ve simide 6 ay içinde ikinci zam! Durmak yok zamlara devam8 izlenme
İşte Moskova'dan çıkan ateskes kararının ardından M4 karayolu!.9 izlenme
SON DAKİKA: Gazeteciler Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel hakkında tahliye kararı!11 izlenme
Hatay'da FETÖ'cü eski asker tutuklandı7 izlenme