Ertesi gün Leyla ile konuştuğumuzda, açıklaması basit ve samimiydi. Sevgiyle hareket ettiğini, büyüdüğü ve şefkat ve umudun sembolleri olduğuna inandığı gelenekleri takip ettiğini itiraf etti. Bizi aldatmayı veya nihayetinde bize ait olan bir şeyin sorumluluğunu üstlenmeyi asla amaçlamamıştı. Özür dilemesi o anı yumuşattı. Dürüstlüğün niyetlerden daha önemli olduğu ve ilerlemenin daha açık iletişim ve sınırlara saygı anlamına geldiği konusunda hemfikir olduk. O günün ilerleyen saatlerinde Melike'yi kucağıma aldığımda, sevginin bazen zarar vermek istemeden sınırları aşabileceğini fark ettim. Önemli olan, övgü veya suçlama atfetmek değil, güven, açıklık ve şefkati seçmekti; böylece ailemiz şüphe yerine açıklığa dayalı olarak birlikte büyümeye devam edebilirdi.