Karadeniz bölgesinde Karabük’ e bağlı olan Safranbolu
coğrafi konumu sebebi ile çok eski dönemlerden beri yerleşim yeri olarak
görülmektedir. Tarihi çok eskilere dayanan ve 14. Yüzyıldan bu yana Türklerin
hakimiyetinde varlığını sürdüren şehir, özellikle 18. Yüzyılda Asya ve Avrupa
arasındaki ticaret merkezlerinden biridir. Safranbolu tarih boyunca bir çok
isimle anılmış, bugünki ismine 19. Yüzyılın sonlarında kavuşmuştur. Bölgedeki
yerleşim ile ilgili ilk kayıtlara Bizans döneminde rastlanmış ve şehir Dadybra
olarak belgelere geçmiştir. Safranbolu ismi baharat olan ve gıda boyası
olarakta kullanılan safran bitkisinden gelmektedir. Ender kentlerden biri olan
Safranbolu, anıtsal yapıları ile ahşap kullanılarak yapılan yığma evleri ile
Türk kentsel tarihini yansıtan en önemli örneklerden biridir. Safranbolu evleri
geleneksel yapısıyla 18 – 19. Yüzyıl Türk toplumunun tarihini, kültür, ekonomi
ve yaşam tarzını yansıtan mimari ile inşa edilmiştir. Safranbolu’ da yaklaşık
iki bin geleneksel yapı içerisinden bin sekiz adeti tescillenerek yasal koruma
altına alınmıştır. UNESCO 17 Aralık 1994
tarihinde bu geleneksel mimari ile bezenmiş şehri Dünya Miras Listesi’ ne
almıştır. Safranbolu yaklaşık olarak Türkiye’ deki 50000 korunması gereken
tabiat ve kültür varlığından 1125 kadarını barındırır. Kent adeta bir müze kent
durumundadır. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından
1975 yılında şehrin sit alanı ilan edilmesi ile yurtdışında da ilgi görmeye
başlamıştır. Safranbolu’ da ağustos
ayının ikinci haftası uluyayla şenlikleri, eylül ayında altın safran belgesel
film festivali gerçekleştirilmektedir. Geleneksel mimarisi ile turistlerin
ilgisini çeken tarihi bir şehirdir.