İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 20 Ekim'de tartışmalı bir şekilde iptal edilen üniversite diploması ile ilgili davanın ikinci duruşmasında hakim karşısında çıktı.
Mahkemede salon krizi yaşandı. Duruşma öncesi jandarma ve avukatlar arasında gerginlik yaşandı. Uzun tartışmalar sonucu duruşma daha büyük bir salona alındı.
HAKİMİN İSMİNİ AÇIK AÇIK YAZIP ELEŞTİRDİLER
Bu krizin ardından iktidar medyasından ve yargı kulisleri üzerine haberler yapan Sontv, duruşma hakiminin hedef gösterdi.
Sontv, hakimin adını da açık bir şekilde yazarak, hakimin geniş salonda duruşmayı gerçekleştirmesini, "Neden bu ısrar" diyerek soru yöneltti.
Hakim A.D'nin ismini açık yazan Sontv'nin iddiasına göre de bu durum yargı kulislerinde 'İmamoğlu'nu mağdur gösterme zeminin bilerek güçlendirdiği' denilerek konuşuluyormuş.

Sontv, 947 kişilik salonun tercih edilmesi yerine 300 kişilik salonların tercih edilebileceğini ve bu durumun, "Orantısız ve sembolik bilinçli bir tercih" olduğunu yazdı.
Sontv, Hakim A.D'nin duruşmadan önce izinli olması nedeniyle yerine bakan hakimin, 98 kişilik salonu yeterli bulduğunu belirtip haberde hakimin ismini yine açık yazarak şu ifadeleri kullandı:

"Yargı çevrelerinde hakim A.D'nin 1 nolu salon ısrarının neyi amaçladığı merak konusu?"
Bir yargı mensunun da şu değerlendirmeyi yaptığı öne sürüldü:
"947 kişilik salon toplu davalar içindir. Tek sanıklı ve tutuksuz bir dosyada bu tercihin anlaşılır bir yönü yok. Bu güvenlik gerekçesiyle değil, dikkat çekme arzusuyla açıklanabilir.”

Bir başka üst düzey hakimin yorumunu paylaşan Sontv, bunun 'eleştirel' bir dille olduğunu vurgulayarak şunları aktardı:
Biz de duruşma yönetiyoruz. Ancak bu yönetim şekli adalete güveni zedeliyor. Meslektaşım Hakim A.D. aldığı kararlarla Ekrem İmamoğlu’nu mağdur gösterme çabasına zemin hazırlıyor. Savunma hakkının kısıtlandığı görüntüsünü bilerek güçlendirdiği izlenimi oluşuyor. Tek kişiyi bin kişilik salonda ısrarla yargılamak istemenin anlaşılır hiçbir izahı yok.”
Duruşma hakiminin, bir önceki duruşmada İmamoğlu'nun tutuklu Avukatı Mehmet Pehlivan'ın savunma için talep etmesi ve bunun onaylaması da haberde yer verildi.
Sontv, şu sözlerle hakimin bu tutumunun da eleştirildiğini iddia etti:
"İlk duruşmada tutuklu avukat Mehmet Pehlivan, cezaevinden SEGBİS aracılığıyla savunmaya bağlanmış;
“Cezaevindeyim, cübbem yok; nasıl savunma yapayım?” diyerek mahkeme başkanına tepki göstermişti. Bu karar, hukuk çevrelerinde savunma hakkının açık ihlali olarak değerlendirildi.
Hukukçulara göre A.D'nin bu uygulaması “savunmayı teknik olarak var, fiilen yok” hale getirdi"
Sontv, 'adalet çevrelerinin' de Hakim A.D'ni 'görünürlük' peşinde olduğunu söylediğini iddia etti. Haberin sonunda da şu ifadeler kullanıldı:
"Adalet çevreleri, A.D'nin hem SEGBİS kararı hem de salon tercihinde görünürlük arayışını ön plana çıkardığı görüşünde.
Bir başka yargı üyesi, “Yargı dikkat çekmeye değil, güven vermeye çalışmalıdır. Bu süreçte olumsuz anlamda yargılamaya dikkat çekildi ama adalete olan güven kaybettirildi.” değerlendirmesini yaptı.
Bu kararların ardından kamuoyunda: “Ekrem İmamoğlu’nu savunacak avukata bile savunma hakkı vermediler” yorumları yaygınlaştı. Dava, hukuki bir süreçten çıkıp adalet algısı ve yargı güveni tartışmasına dönüştü. Yargılamanın kamuoyu gözünde “adil değil, politik bir vitrin” haline geldiği değerlendiriliyor."
Üçüncü celse, 8 Aralık 2025’te Silivri Yerleşkesi’nde yapılacak.
Henüz hangi salonun kullanılacağı açıklanmadı, ancak Hakim A.D'nin yeniden 1 Nolu salona dönme olasılığı konuşuluyor.
Yargı çevrelerinde hâkim olan kanaat net: “Bu dosyada yalnız sanık değil, yargının itibarı ve adaletin ölçülülük anlayışı da maalesef yargılanıyor.”
