“Şarkılarla, türkülerle, sazlarla bir dağ başına gömün. Yeşilçam’da sonsuz filme emek vermiş olan usta oyuncu İlyas Salman, bir süredir sıhhat problemleriyle uğraşıyor. Posta Gazetesi’nden Alev Gürsoy Cimin’e röportaj veren İlyas Salman, Kemal Sunal’a olan sevgisini ve vefat etmesinin yaşattığı üzüntüyü dile getiriyor.
Son dönemde sıhhat problemleri ile boğuşan İlyas Salman (74), “Yeşilçam’da yitip gidenlerden en çok kimi özlüyorsunuz?” sorusunu “Kemalimi (Sunal)… Yokluğu benden 10 sene aldı. Yokluğunda aslında çok acı çekiyorum” diye cevaplıyor. Kendisini ‘İkinci Çirkin Kral’ olarak nitelendiren Salman, “60 sene bu milleti güldürdüm. Arkamdan kimse yas tutmasın, sazlı sözlü türkülü anılmak istiyorum” diyor.
Son dönemde sıhhat problemleri ile boğuşan İlyas Salman “Her gün kendime hastalık uyduruyorum. Kanserin her türlüsünü geçirdim. Bir tek rahim kanseri olmadım. O da bayan olmadığım amacıyla. Rahmim olsa onu da olurdum” dedi. Bizim aracılığımızla vasiyetini de belirtti: “Kimse ağlamasın. Şarkılarla, türkülerle, sazlarla bir dağ başına gömün. Halaylar çekin.”
KEMAL SUNAL ÇOK GÜZEL ADAMDI
Kemal Sunal ile aranız nasıldı?
Çok yakın dostumdu. İki filmde oynadık beraber. ‘Çöpçüler Kralı’, ‘Kibar Feyzo’ çok özeldir. ‘Hemşo’ derdi bana. Hatay Reyhanlı’da bir otelde kaldık beraber. Set biter, iskeleye masa kurardık. Sonra Kemal’in odaya geçer orada da sohbete devam ederdik. Çok güzel adamdı. İki Malatyalı yan yana gelince sohbet bitmezdi.
En çok kimi özlüyorsunuz gidenlerden?
Kemal’imi. Yokluğu benden 10 sene aldı. Yokluğunda aslında çok acı çekiyorum. Eşi Gül ve oğlu Ali ile her daim görüşüyoruz. Hatta Ali’yi çok kızdırıyorum. ‘Şu sulu sepken oyunlarda oynama’ diyorum.
Sizlerin devresi ne kadar acılıymış. Hiç tanık oldunuz mu dostlarınızın acısına?
Hem de nasıl! Örneğin can dostum Adile Naşit. ‘Adile Anne’ derdim ben ona, annem gibiydi. 16 yaşında bir oğlu vardı. Adı da Ahmet’ti. Onu kaybetti. Ve o sırada kendisi İzmir’e gitmişti turneye. Orada kaybetti. Üzerini kafasını yırtarak havalimanına koşmuş. İçim parçalanır hep. Oğlunun ölüm haberini alması onu yıktı. Kafayı oynatacaktı neredeyse. Turneye gidince Ayşen Gruda ve Adile Naşit ile aynı odada kalırdık. Çünkü ben kalbimden korktuğum amacıyla tek kalamazdım. Beni hiç erkek gibi görüp çekinmezlerdi. Çünkü ben onların evlatları gibiydim. Beraber oturur sabahlara kadar kayıplarımıza ağlardık. Ben kardeşime, Adile Ana oğluna ağlardı.”